Kemal Tahir'in "Kurt Kanunu" romanını TRT dizi yapmış, haftaya başlıyor... Yirmi yıl kadar önce de bu romandan berbat bir sinema filmi yapılmıştı, yarısında çıktığımı hatırlıyorum.
Şimdi hem seviniyorum, hem de tüylerim diken diken.
Neden mi? Bir kere, "dizi" bu adı üstünde, dizi, yani tanımı gereği kötü sinema. İkincisi de, altında TRT imzası var. TRT birkaç yıl önce gene Kemal Tahir'in "Esir Şehrin İnsanları"nı dizi yapmıştı da kimseciklerin haberi bile olmamıştı...
Yok, yönetim değişti tabii, TRT artık "Kurtuluş" dizisindeki gibi "resmi tarih borazanlığı" yapmaz.
Üstelik bu diziyi üreten kadro da yeni... Eser TRT'nin yeteneksizliği defalarca, ama defalarca kanıtlanmış bazı eski kaşarlarının eline verilmemiş.
Fakat "pilot afişine" baktım, gene Amerikan usulü, oyuncuların kelleleri yan yana sıralanmış... Biliyorsunuz, Amerikalılar diziden önemli bir sahneyi, bir fotoğrafı alıp öne çıkarmak yerine artık bu yolu seçiyorlar, önde gelen oyuncuların kellelerini yan yana sıralıyorlar... Eh, "Amerikalılar'ın bir bildiği vardır" diyen yerli diziciler de hemen taklit ediyorlar.
Sözkonusu kellelere baktım, pek de Kemal Tahir ya da Kurt Kanunu "kokmuyor"...
Belli ki, İzmir suikastı bir "aşk ve macera filmi" gibi işlenecek, içinde elbette politika da olacak. Hatta, konuyla doğrudan ilgisi olmayan, romanda da olmayan "İzmir İktisat Kongresi'nde Kazım Karabekir'in Gazi'ye yönelttiği eleştiriler" falan, belki buna benzer başka şeyler de, diziye "saplama" yöntemiyle eklenmiş...
Sonra da ortaya Keşanlı gibi bir şey çıkacak. Haldun Taner'den yalnızca "konuyu" alanlar, umdukları ilgiyi pek de uyandıramayan bir serüven dizisi yaptılar.
O zaman da geriye ne kalır?
Abdülkadir ile Naciye'nin yatak sahnesi! Magazincilerin balıklama atlayacakları bir mesele. (Öte yandan "kömüryakıcının karısını" kim oynuyor yahu, orada da erotik malzeme boldur.)
Bari Naciye'nin "akşama gelirken konyak getir, balık yumurtası getir, ölümü öp erken gel" gibi repliklerini makaslamasalar da, sahne asıl rengini kaybetmese...
Fakat, Gazi Paşa'ya 1926 yılında düzenlenen İzmir suikastının temel gerçekleri de su yüzüne çıkarılacak, bundan hiç kuşkum yok.
Yani, suikast girişiminin başından beri Ankara yönetimi tarafından pek iyi bilindiği ve adım adım izlendiği... Bunun, muhalefeti ezmek, özellikle Gazi'ye kafa tutan "İttihat ve Terakki'nin A kadrosunu" yok etmek için bir fırsat olarak kullanıldığı... Bu amaçla kurunun yanında yaşın da yakıldığı (Ayıcı Arif meselesine hiç girmeyelim, başımız da derde girer!)... Suikast tertibinden haberi bile olmayan Cavit Bey'in suçsuz yere asıldığı... Kara Kemal'in Aksaray'da gizlendiği evin tavuk kümesinde intihar etmek zorunda bırakıldığı...
İstiklal Mahkemesi hızını alamamış, suikastla uzaktan yakından ilgisi olmayan birçok muhalif paşayı, bu arada İsmet Paşa'yı bile tutuklamaya kalkmıştı! Baskı görünce geri bastı. Genç subaylar, kişisel düşmanlıktan kaynaklanan gayretkeşliğin artık bu kadarından rahatsız olmuşlardı!
Eh, böyle bir diziden de daha ne beklenir? Hem bilmeyene yakın tarihi öğretecek, hem de hoşça vakit geçirtecek. Merakla izleyeceğiz tabii, umarım pişman olmayız.