Saadet Partisi Başkanı Numan Kurtulmuş, hem genel başkanlıktan, hem de partisinden istifa etti. Bu durumu nasıl yorumlamalı?
Gelin sizi geçen 31 Temmuz gününe götüreyim. Bakın bakalım, "Saadet'in CHP'lileri, Numan Bey'i yer" başlıklı yazıda hedefi tutturabilmiş miyim? Başlıyor:
"Olayı biliyorsunuz: 'Erbakancı' Şevket Kazan, Saadet Partisi Genel Başkanı Numan Kurtulmuş'u devirmek için, CHP Genel Sekreteri Önder Sav'dan tüyolar aldı.
İslami kesimden birçok kişi, bu görüşmeyi ayıpladı. Hatta son olarak, 'İslam'a hakaret ettiği Yargıtay tarafından da sabit görülen Önder Sav'a başvurulması çok yanlış' dediler.
Bense hiç şaşırmadım. Çünkü benim formülüm şöyle: 'CHP+Din=Milli Görüş.' Adam tüyoyu 'düşmandan' değil, 'benzerinden' aldı.
Çünkü Milli Görüş hareketi özünde devletçidir.
Küreselci olamaz. Ufku İslam kardeşliğini aşamaz. Demokrasi çok da umurunda değildir.
Bence Numan Bey'i, SP'de yerler. Toplasın yoldaşlarını AKP'nin yolunu tutsun. Onun varlığı partinin vicdan katsayısını yükseltir."
Siyasi ahlakına sempati duyduğum Numan Kurtulmuş'u merakla izleyeceğim.