İstanbul Birinci Ordu'da "Balyoz" kod adlı bir darbe planının yapıldığı bir süre önce ortaya çıktı.
Taraf gazetesine iletilen kapsamlı belgelere göre, Org. Çetin Doğan ve şürekâsı 2003 başında bu planı hazırlamıştı.
Belgeleri Taraf'tan alan savcılar harekete geçtiler. Çok sayıda emekli ve muvazzaf asker gözaltına alındı, sorgulandı ve tutuklamalar başladı.
***
Bunun üzerine askeriyede gerginlik çıktı. Genelkurmay Başkanlığı'nda, bütün orgeneral ve oramirallerin katıldığı bir toplantı yapıldı.
O arada envai çeşit şayia, başkent kulislerinde dolaşıyordu. Bunların en ilginci, komuta kademesinin, durumu protesto etmek amacıyla, hep birlikte istifa edeceği iddiasıydı.
Bu gerginliğin sebebi neydi?
Mesela Çetin Doğan'ın gözaltına alınmasına niye böyle bir tepki gösteriliyordu? Onu çok sevdiklerinden mi?
Bu tip olayların elbette sevgiyle, vefayla, arkadaşlıkla fazla bir ilişkisi bulunmuyor.
***
Diğer faktörler daha önemli:
1) Önce her komutan kendi durumunu düşünüyor:
"Acaba bu işin ucu döner dolaşır bana dokunur mu" diye geçiyor akıllarından.
Eh, tedirgin olmakta haksız da sayılmazlar. Örneğin Çetin Doğan, İstanbul'da planlar yaparken, Ankara'daki KKK Org.
Aytaç Yalman'dı. Peki, Yalman'ın kurmay başkanı kimdi? Org.
İlker Başbuğ!
Dönemin Milli İstihbarat Teşkilatı Başkanı
Şenkal Atasagun'un darbe planlarından haberi vardı, hatta bunu bazı gazetecilere bile söylemişti.
MİT'in ve gazetecilerin haberdar olduğu bir girişimi, üst kademenin bilmemesi mümkün mü?
Elbette değil. Bal gibi biliyorlardı.
Hatta Ankara'nın çeşitli numaralarla, İstanbul'un gücünü elinden alarak, darbeyi başlamadan bitirdikleri anlaşılıyor.
***
Tam bu noktada bir parantez açayım.
Ergenekon dostlarının bir iddiası var.
Şöyle diyorlar: "Darbeyi konuşmuş olabilirler ama neticede senaryo düzeyinde kalmış. Olmamış darbeyi suçlayamayız."
Bu savunma akla uygun mu?
Eğer söz konusu kişiler,
general değil de faraza
işadamı olsaydı, belki mantıklı sayılabilirdi.
Ancak generaller birer
bürokrat. Görev tanımları belli... O görevi ifa etmek üzere
maaş alıyorlar.
Peki, görev tanımlarında
"darbe planı yapar" ve
"darbe toplantıları düzenler" diye yazıyor mu?
Elbette ki hayır!
Bitmedi. Bir de
"yakın tehlike" durumu var: Bu generaller bir emirle sabahın köründe tankları yürütebilir mi?
Evet, yürütebilir ve böyle bir durumun
"telafisi mümkün değildir." Darbe olup bittikten sonra, filmi geri saramazsınız.
Dolayısıyla askerin darbe planı yapması suçtur. Hem de ciddi suç...
Ergenekon dostları aslında boşa nefes tüketiyor. Çünkü bütün askerler darbe planlamanın suç olduğunu bildiğinden,
7 yıl önce Çetin Doğan'la temas etmiş olan herkes, bugün
Balyoz soruşturmasından tedirginlik duyuyor.
***
Önemli bir nokta daha:
2) Arkadaşlığı filan kimsenin umursadığı pek yok ama...
"Komutan istifa ederse, ben daha uzun süre görevde kalırım" hesabını yapanlar... Gözaltıları ve tutuklamaları birbirine karşı kullanıyor:
"Bu vatan hainlerinin, şerefli komutanlarımıza kelepçe takmasına nasıl izin verirsiniz?"
Velhasıl: Org. Başbuğ, pisliği kendine sıçratmadan kurumu temizlemeye çalışırken... Ergenekoncular da, ona baskı yaparak paçayı kurtarmaya uğraşıyor.
Çatışma kurumlar arasında değil, kurumlar içinde dedik ya...