Türkler gerçek sorunlara yol açan gerçek nedenler yerine sembollerle uğraşmayı pek sever. Niye? Çünkü gerçeklerle didişmek zordur. Zaman, emek ve para gerektirir. Sembollerle ilgilenmek ise kolaydır. Örnek mi? İşte Vatan gazetesinin yayın yönetmeni Yavuz Semerci.
Semerci şiddet içeren dizilere savaş açtı. İş dünyasını bu tip dizilere reklam vermemeye çağırıyor. Bazı iş adamları ve yöneticiler de ona kanıyor.
Estetik açıdan kaygılarını hoş karşılarım. Şiddet içeren dizilere ve filmlere karşı olabilirsiniz.
Ancak bu dizilerin ve filmlerin toplumdaki şiddet olaylarına yol açtığını düşünüyorsanız... Fevkalade yanılıyorsunuz. Toplumsal ve psikolojik mekanizmaların işleyişi hakkında en küçük bir fikriniz dahi olmadığı ortaya çıkıyor.
İnsanlar aptal değildir. O dizilerin, filmlerin ' hayal ürünü' olduklarını bilirler. Bildikleri için de etkilenmezler. Yani... Bir dizide cinayet varsa... Onu seyredenler, cinayet işlemeye kalkışmaz.
Bunun sağlaması kolay... Akşam TV'de şiddet içeren bir film ya da dizi mi gösterildi?
Ertesi gün Emniyet'e sorun: Şiddet olaylarında bir artış var mı? Olmadığını göreceksiniz.
Bugün Türkiye toplumundaki şiddet olayları belli bir ivmeyle artıyor. Niye? Çünkü işsizlik var... Göç var... Değerlerin yıpranması, aile ilişkilerinin bozulması var...
Tabii soracaksınız: Peki nasıl oluyor da bazı adamlar, birilerini aynı Polat Alemdar gibi öldürüyor?
Bunun cevabı basit: O adamlar zaten birisini öldürmeyi kafaya koymuş... Şiddetle içli dışlı olan... Tabanca ya da bıçak sahibi kişiler... Yani öyle ya da böyle suç işleyecek insanlar... Polat Alemdar'dan sadece ilham alıyorlar. Suçu değil suçun biçimini ondan öğreniyorlar.
Geçen gün Mehmet Barlas ile sohbet ediyorduk. "Trafikte kimseye bulaşmıyorum" dedi. Niye? "Çünkü her an 300 bin silah, araçlarla oradan oraya gitmekte. Adama yan baksan, çeker tabancayı vurur." Eğer toplumda bunca ( ruhsatlı ya da kaçak ) silahın bulunmasına izin verirseniz... O silahlardan bazıları mutlaka kullanılacaktır!
Güneydoğu'daki PKK terörünün... Kalburüstü semtleri avucuna almış olan kapkaçın... Her yerde karşımıza çıkan hırsızlık vakalarının... Düğünlerde ya da futbol zaferlerinde havaya sıkılan maganda kurşunlarının TV ya da sinema ile ne ilişkisi var? Yok! Hiçbir ilişkisi yok! Silahları toplayabiliyor musunuz? Hayır!
Kürt çocuklarını organize ederek hırsızlığa yönlendiren suç ağalarını engelleyebiliyor musunuz? Hayır! İşsiz gençlere bir gelecek umudu aşılayabiliyor musunuz? Hayır! Erkeklerin , 'vay yemeği nasıl yakarsın' deyip karılarını eşek sudan gelene kadar dövmelerine karşı bir çareniz var mı? Hayır!
Bu ve benzeri olaylara karşı tedbir almanın... Suç örgütlerini kırmanın... İnsanlardaki zihniyeti değiştirmenin gayet pahalı ve zahmetli bir iş olduğunu Yavuz Semerci benden iyi bilir.
Ama şunu daha da iyi bilir: Gerçek sorunların üstüne gitmenin hiçbir ' medyatik cazibesi' yoktur. Öte yandan, ' Kurtlar Vadisi' gibi sembolik öğeleri yerden yere vurmak; kolay ve prim yapan bir faaliyettir.
İşte siz oradasınız... Ben de burada... Kaldırın bütün şiddet içeren dizileri ve filmleri... Görelim bakalım suç istatistiklerinde değişiklik oluyor mu? Olmayacak! Çünkü neden başka yerde, ekranda değil.