Müezzinoğlu, vatandaşların sağlık hizmetlerine ulaşabilmesinde yakalanan noktanın, kanser hastalarına erken teşhis konulabilmesi imkanını artırdığını vurgulayarak, şöyle devam etti:
"Tedavide de dünyanın en ileri ülkesindeki bütün tedavi imkanlarını, bu yalnız ilaç değil, gerek radyoterapi, gerek kemoterapide vatandaşımıza en ileri düzeyde imkanlar sunabilme olanağını yakaladık. O nedenle bu rakamlar, bize geleceğe dair daha iyi veri verdiği için daha iyi planlama yapabilme, duyarlılıklarımızı daha iyi noktaya taşıyabilme adına önemli rakamlar. Önümüzdeki süreçte kanser araştırmayla ilgili Ar-Ge merkezlerimizin çalışmalarını, TÜBİTAK ile birlikte yaptığımız çalışmalara da paralel götürüyoruz. Biz artık sadece teşhis ve tedavi eden değil, bu anlamda kanserin araştırılmasında, tedavisinde yeni buluşların yapılabildiği bir ülke olma adına da önemli stretejik çalışmaların arefesindeyiz. Bu anlamda, tıbbi tedavide tüketen değil, üretebilen, birilerinin bulduğunu değerlendirenin ötesinde kendisi de bu anlamda buluş yapabilen Ar-Ge dinamiklerini güçlü kılan, stretejik araştırmalar ve üretimler yapabilen bir ülke hedefini inşallah önümüzdeki 5-10 yılda başarabilmeyi hedefliyoruz."
Bakan Müezzinoğlu, acil servislerde yaşanan yoğunlukla ilgili bir soru üzerine de Türkiye'de acil servislere başvuru oranının, standartların çok ötesinde olduğunu ve bunun bu konuda yeni bir düzenleme yapılmasını zorunlu kıldığını ifade etti.
Türkiye'de rakamların, acil servislere amacı dışında çok yaygın başvuru yapıldığını gösterdiğini dile getiren Müezzinoğlu, şunları söyledi:
"Türkiye'deki acillerle ilgili geldiğimiz nokta, bizi yeniden bir düzenleme yapmaya itiyor ve önümüzdeki günlerde inşallah bir ay içerisinde acillerde, yeşil alan, sarı alan ve kırımızı alan düzenlemesini planlayacağız. Çünkü şu anda bizim acil bakma oranımız, gerek kamu, gerek üniversite, gerekse özel hastanelerde yüzde 30'u aştı, yüzde 40'lara yaklaştı. Halbuki bu oran normalde acil için yüzde 7-8'lerdir. Bizim vatandaşımız, kendi ölçeğinde akşam evine gittiğinde çocuğunun ateşi yükseldiyse veya hanımınının başı ağrıyorsa onu acil kabul ediyor. Öbür tarafta bir kriz, bir trafik kazası, bir yangın, afet, olağanüsütü durumlardaki acillerle bunları ayırmamız lazım. Dolayısıyla yeşil alan hastası, sarı alan hastası ve kırmızı alan hastası diye çerçeveyi önümüzdeki günlerde daha net bir şekilde tarif edip kamuoyuna deklara eedeceğiz."
Müezzinoğlu, bazı özel sağlık kuruluşlarının vatandaşlardan belirlenen yasal fark ücreti dışında para talep ettiği ve bu konuda sorun yaşadıklarına, hastaları "kara listeye alarak" sağlık hizmeti vermekten kaçındıklarına ilişkin basında çıkan iddialara da yanıt verdi.
İster özel, ister kamu hastanesi olsun hiç bir sağlık kurumunun vatandaşı, maddi imkanı olsun olmasın "kara listeye" alma hakkı olmadığını belirten Müezzinoğlu, "Buna asla müsaade etmeyiz. Onu yapan her hastanemiz, her kurumumuz, her muhatabımız mutlaka bizim 'kara listemize' girer" dedi.
Müezzinoğlu, sağlık hizmetine ulaşabilmenin bir hak olduğunu ve "kara liste" anlamında istisna olarak düşünülebilecek sağlık görevlilerine şiddet uygulayanları dahi bundan mahrum bırakmadıklarına işaret ederek, şunları söyledi:
"Sağlıkta şiddet uygulayanlar da olsa tedavisini yapmakla sorumuyuz. Sağlığın, sağlıkçının böyle bir sorumluluğu var. O nedenle parası, madi imkanı var veya yok. Bizim birinci görevimiz, hekimliğin ve sağlık kurumlarının birinci görevi önce insana ve vatandaşa hak ettiği hizmeti sunmaktır. Ondan sonraki süreçte hak ettiği ücreti talep edebilir. Hak ettiği ücreti talep etmede de bizim bakanlığımızın da Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı'nın da hükümetin de kamuoyuna deklare ettiği yasal zemin son derece nettir ve açıktır."
Müezzinoğlu, CHP İzmir il teşkilatının, "şehir hastaneleri" projesine ilişkin "sağlığın özelleştirildiği ve hastanelerin şehir dışına çıkmasıyla hizmete ulaşımın güçleştirildiği" yönündeki eleştirilerinin hatırlatılması üzerine ise "CHP, bundan 50 yıl öncesinin durumunda kalıyorsa ona söyleyecek bir şey yok. Vatandaşın ideal tedavi alabileceği, ideal mekanlar, teknolojik alt yapısı donanımı üst düzeyde olan, uzman hekimleri olan imkanları sunuyoruz" karşılığını verdi.
Türkiye'de artık insanların dünyadaki sağlık komplekslerini örnek göstermeyeceğini, onun yerine başka ülkelerden gelen hastaların Türkiye'deki sağlık komplekslerinden övgüyle bahsedeceğini ifade eden Müezzinoğlu, "En iddeal tedavi diyorsak, evet o şehir hastaneleri konseptidir, kopleksidir. Dolayısıyla CHP'nin burada kopleks yapmaya hakkı yok" dedi.
Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu, İzmir programı konusunda yaptığı değerlendirmede de İzmir'in EXPO 2020 organizasyonuna adaylığı çalışmaları kapsamında düzenlenen sempozyuma katıldığını ve burada 7 ülke delegeleriyle ikiili görüşmeler yaptığını söyledi.
Çalışmalırının 27 Kasım'daki oylamaya kadar yoğun bir şekilde süreceğini belirten Müezzinoğlu, şunları kaydetti:
"Önümüzde yaklaşık 50 gün var. 27 Kasım'a kadar yoğun bir çalışma trafiğiyle inşallah İzmir'in güleryüzlü, sıcak kanlı insanlarının hak ettiği, İzmir'in ve ülkemizin hak ettiği EXPO 2020 sürecini başarıyla sonuçlandırmayı temenni erdiyoruz. Bize düşen, ülkemiz adına, İzmir adına, sağlık temalı olduğu için sağlık adına da yapılabilecek tüm çalışmaları yapmak, eksiksiz tamamlayabilmek, kendi vicdanımızın huzurunu, oy kullanacakların vicdani sorumluluğuna aktarabilmek. İnşallah bu vicdani sorumluluklar doğru karar verecek, hak edilen kararı verecektir diye temenni ediyoruz."
Müezzinoğlu, İzmir'de EXPO 2020 dışında parti olarak ikinci bir hedeflerinin bulunduğunu, 2014 Mart ayındaki şeçimlerle "İzmir'i AK belediyecilikle tanıştırmayı" istediklerini sözlerine ekledi.