Yazıya
doğrudan bir uyarıyla başlamak en doğrusu. Sevgili okurlar, yazının yazılma nedeni bir tehlikeye dikkat çekmek ve mümkün olabilirse devletin ilgili birimlerinin yaşananları ciddiye almasını sağlamak. Uyarımız şu: Bu ülkenin sokaklarında çantasında adam öldürme niyetiyle ekmek bıçağı, kezzap taşıyanlar var. Ve o insanların saldırılarına hedef olmak için, onları tanımak gerekmiyor. Kendilerini inandırdıkları bir sebeple bu insanlar, birilerini öldürmek için sabah erkenden evlerinden çıkıyor, onları gözetliyor, takip ediyor, planlar yapıyor ve ilk fırsatta eylemini gerçekleştiriyor. Cinsiyetleri değişiyor, bazen kadın oluyorlar bazen erkek, ancak iki ortak özellikleri var: Saplantıları ve kararlılıkları.
BU KADINA DİKKAT
Onlardan biri Müge Arcan (34). Daha önceki vukuatlarını henüz bilmiyoruz, öğrenip öğrenemeyeceğimiz de muamma ama ilk vukuatı bundan bir buçuk yıl önce Gümüşsuyu'ndaki Best FM binasının önünde gerçekleşti. Kafayı taktığı kişi radyonun en eski DJ'lerinden biri olan Cem Arslan'dı. Ve bu takıntı yıllar içinde artarak büyüyecek, kelimenin tam anlamıyla can yakıcı bir hal alacaktı. O günü şöyle anlatıyor Cem Arslan: "O gün radyonun genel müdürüyle bir görüşmeye gitmek için binadan çıktık. Kapının önünde adını çok sonra öğrendiğim o kadını gördüm. Bana 'Cem' diye seslendi, yadırgamadım. Radyoya çok fazla hayranımız gelir, hatta bize hediyeler getirir, kekler-börekler pişirirler. Onlardan bir olduğunu düşünüp, ona doğru yöneldim. Elini uzattı. Tokalaşmak için elimi uzattığımda korkunç çığlıklar atmaya başladı. Beni her akşam evinin önündeki ağaca çıkıp onu çıplak seyretmekle itham ediyordu çığlıklarının arasında ve bunun karşılığında ona para vermemi istiyordu. Bu arada sürekli çantasından bir şey çıkarmaya çalışıyordu. Binanın güvenlikleri derhal müdahale etti, bu arada polis çağırdık ve hep beraber karakola gittik. Çantasından kolum kadar uzun bir ekmek bıçağı çıktı. Şikâyetçi olduk ama o dönem karakolda görevli polisler, bıçağın suç aleti sayılmayacağını iddia ettiler. Ancak biz yine de şikâyetimizde ısrarlı olduk. O kadını bir daha hiç görmedim. İşin doğrusu çok da önemsemedim, işin bu kadar uzayacağını hiç düşünmemiştim."
FANTEZİLER VE KEZZAP
Cem Arslan düşünmemişti ama, Müge Arcan yeni yeni fanteziler üretmeye devam ediyordu. Bazen Cem Arslan'ın terk ettiği kocası olduğunu düşünüyor, zaman zaman da kendisini terk eden koca kimliğine sokuyordu onu. Bu arada başta Best FM olmak üzere birçok radyo istasyonunun da sadık bir dinleyicisiydi. DJ'lerin büyük kısmını, hangi programı yaptıklarını, hangi radyoda çalıştıklarını adı gibi biliyordu. Adını iyi bildiklerinden biri de yine Best FM programcılarından Arzu Çağlan'dı. Karanlık düşünce sistematiğiyle Arzu Çağlan'ın Cem Arslan'la (hayali) evliliğinin bitmesine neden olan kadınlardan biri olduğunu düşünüyordu, bazen de Çağlan'ın Cem'le arasını zoraki de olsa düzeltenlerden biri olduğuna inanıyordu. Böyle düşüne düşüne, Arzu Çağlan'ı takip etmeye başladı. Radyonun önünden başlattığı takipler, Çağlan'ın evini tespit etmesine kadar sürdü. Gerisini Arzu Çağlan'dan dinleyelim: "O sabah evimin önünde arabama binmiştim, araba henüz hareket halinde değildi. Bir kadının bana yaklaştığını gördüm. Yüzüme doğru bir sıvı attı, ani bir refleksle yana doğru eğildim. Sıvının çoğu arabaya isabet etmişti, ama yüzüme isabet eden birkaç damlayı hemen yanımdaki suyla yıkadım, yüzüm derhal kızardı. Sonrasında yüzüme bir şey olmadı ama arabamın yan tarafındaki çelik bariz bir şekilde erimişti. Bana kezzap atarken 'Cem benim kocam sen bizim mutluluğumuza engel oluyorsun,' diye bağırıyordu. O kadar ürktüm ki, evimi taşımak zorunda kaldım." Müge Arcan, Arzu Hanım'a kezzap attıktan sonra olay yerinden hızla uzaklaşır ve yakalanamaz. Ancak saplantısına esir düşerek, takriben bir ay sonra yine radyonun önünde belirir. Çantasında bu kez döner bıçağı vardır ve kendisini yakalayan güvenlikçilerden kaçamaz. Arzu Çağlan devamında şunları söylüyor: "Önemli tanıdıklar olmasa hakkında şikâyetçi olduğum bu şizofren o gün serbest bırakılacaktı. Ardından mahkeme süreci başladı, avukatlar bize deli raporu olduğu içim hemen serbest kalacağını söyledi ama bu kadar çabuk olacağını yine düşünmedim. Babası bize, ona serbest kalsa da sahip çıkacağını söyledi, affetmemi istedi, affetmedim."
ETİLER'DE ALTI BIÇAK DARBESİ
Ancak Arzu Hanım'ın şikâyetlerine rağmen, sonradan çıkan bilgilere göre hakkında şizofren olduğuna dair 'heyet raporu' da olmayan Müge Arcan, sadece psikolojik tedavi gördüğü gerekçesiyle üç ay sonra serbest bırakıldı. Üstelik bu kadar tehlikeli birinin zorla da olsa tedavi görmesi için de hiçbir karar alınmamıştı. Arcan, üç ay sonra yine çok sevdiği bıçağını çantasına koyarak sokaklara çıktı. Bu seferki durağı Etiler'di ve evet yanılmadınız, orada da bir radyo istasyonunu hedef seçmişti. Bu seferki radyonun adı Radyo Ritmix'ti ve taktığı kişi bu kez adaşı olan Müge adlı bir DJ'ydi. Ancak Arcan'ın şöyle bir özelliği vardı ki, birilerini hedef aldığı kişilere benzeterek de onlara diş bileyebiliyordu. Hülya Avşar'ın eski kocası Kaya Çilingiroğlu'nun asistanı Çiğdem Hanım bu şanssızların ilki oldu. İşten çıktığı saatlerde arabasının kapısını açmaya çalışan Çiğdem Hanım'ı çantasından çıkardığı bıçakla önce boynundan bıçakladı, can havliyle kaçmaya çalışan kurbanını takip etmeyi sürdürdü ve iki bıçak darbesinden sonra, yere düşen zavallı kadına bıçağı iki kez de yerdeyken sapladı. Kadıncağız kanlar içinde yerde yatarken, sükunetle karşı kaldırıma geçti ve polisin gelip kendisini götürmesini beklemeye başladı. Çiğdem Hanım yaşadıklarını şöyle anlatıyor: "Bizim ofis Etiler'de. 9 Temmuz günü işyerimin önünde park halindeki aracımın bagajından bir şey almak için dışarı çıktım. Karşı kaldırımda bir kadın gördüm, sonra benim bulunduğum kaldırıma geçti. Ve arkadan boynuma bir bıçak saplamış. Fark etmemişim, yüzümü döndüğümde ikinci hamleyi göğsüme doğru yaparken kaçtım. Yere düştüm, kadın arkamdan gelip tekrar sapladı. Ana caddeye kaçmaya çalıştım ama buna rağmen tam altı bıçak darbesi aldım. Tuhaf bir şekilde kaçmadı, ilk gördüğüm yere gitti ve bekledi." Müge Arcan karakoldaki ifadesinde - ki birkaç ay sonraki vukuatında da aynı ifadeyi verecekti- radyodan gelen fısıltılardan bahsetti. O fısıltılar DJ'lerin kendi evine kamera koyup onu izlediğini ve izledikten sonra da öldürmeyi planladıklarını söylemişti. Kendisi de onlardan önce davranıp, bulduğu bütün DJ'leri öldürmeye karar vermişti. Müge Arcan tutuklandı, herkes onu tutuklu ya da bir hastanede müşahade altında sanıyordu. Ölümden kılpayı dönen Çiğdem Hanım 8 Aralık'taki mahkemenin ilk duruşmasına hazırlanırken, Arcan 40 gün sonra sokaklara geri döndü, elinde bıçağıyla.
BU KEZ HEDEFTE BAŞKA DJ VAR
Yeni avını seçmek için Best FM'in sokağındaki yerini almıştı. Kendisini orayı terk etmesi yönünde uyaran güvenlikçilere, "Burası devletin sokağı ve benim burada bekleme hakkım var, bana engel olamazsınız," diye bağırıyordu. Yeni kurban adayı Cem Arslan'la zaman zaman ortak programlara imza atan DJ Mine Ayman'dı. Haberi yazarken telefonla konuştuğumuz Ayman; onunla hiç karşılaşmamayı dilerken, varlığını bildiği ama hiç görmediği kadının kendisini niye saplantı haline getirdiğini anlayamadığını söylüyordu. Bir sabah işe gitmek için radyonun sokağından geçen A.G, varlığıyla Mine Ayman'ın hayatını kurtaracağını bilemezdi herhalde. A.G'yi gören saplantılı kadın; nedense hiç benzemediği halde onu Ayman'a benzetti ve takip etmeye başladı. A.G önce işyerine gitti, ardından da bir arkadaşıyla buluşmadan önce her zaman gittiği kuaföre... Müge Arcan işyerinin önünde sabırla beklediği A.G'yi kuaförde sıkıştırıp öldürmeye o sırada karar verdi. Kuafördeki işi bittiğinde kulağında iPod'uyla dışarıya yönelen A.G önce sırtına aldığı bıçak darbesini, biri kendisini itiyormuş gibi algıladı. Ardından gelen ikinci darbeyle acıyı hissetti ve elini beline doğru attığında kanadığını fark etti. O sırada kendisine bakan bıçaklı kadını fark etti ve can havliyle demir kapıyı aralayıp koşmaya, bağırmaya başladı: "İmdat, bıçaklandım, bana yardım edin." Bu sırada Müge Arcan binanın içinde bekliyordu. Taksim İlkyardım Hastanesi'ne çok yakın olduğu için etrafını saran insanlar tarafından hemen hastaneye kaldırılan A.G sadece birkaç dakikayla ölümden kurtuldu. Böbreğinin 2 santim altına isabet eden bıçak darbeleri iç kanama geçirmesine neden oldu. O sırada çevredekiler tarafından kuaförün olduğu binaya kapatılan Müge Arcan ise kendisini götüren polislere, "Canım istedi vurdum, benim deli raporum var," diyecek kadar aymazdı. Hastaneden çıktıktan sonra evinde ziyaret ettiğimiz A.G sorularımızı bazen gözyaşlarıyla bazen korkuyla yanıtlarken, "Bu kadın başarısız bir seri katil ve eğer tekrar serbest bırakılırsa hiçbirimizin can güvenliği yok," diyor. Arcan çıkarıldığı mahkemede ilk olarak Adli Tıp'a sevk edildi, şimdi de Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları H2 koğuşunda müşahede altında tutuluyor.