Bu sezon izlediğimiz iki Çanakkale filmi fiyaskosundan sonra şunu yazmıştım: "Sinemada amaç tarih dersi vermek değil, insanları sürükleyecek ilham verici bir öykü ortaya çıkarmaktır. Spielberg, 'Er Ryan'ı Kurtarmak'ta; bir eri kurtarma operasyonuyla koskoca II. Dünya Savaşı'nı anlattı. Roman Polanski sadece bir piyanistin hayatta kalma mücadelesiyle tüm Yahudi soykırımını perdeye taşıdı. Bizde ise tarih filmleri, ders kitabı yazar gibi çekiliyor. Çanakkale'ye dair her şeyi anlatmaya çalışırlarken boğuluyorlar."
'ENEMY AT THE ÇANAKKALE!'
'Çanakkale: Yolun Sonu'nun fragmanını izlerken nihayet birileri beni duydu dedim. Aslında duymaya da gerek yok; Serdar Akar gibi öykü anlatmayı bilen gerçek yönetmenler de var bu ülkede.
Yalnız 'Çanakkale: Yolun Sonu'yla ilgili bazı soru işaretleri var kafamda.
Daha önce yazıldı mı bilmiyorum ama film, 'Er Ryan'ı Kurtarmak'a benzer bir çıkartma sahnesiyle açılıyor. 10 dakikalık devasa bir sahne bu, tam iki haftada çekilmiş.
Filmin kahramanı 'Onbaşı Muhsin', keskin nişancı olan bir Anzak'ı vurunca; keskin nişancılık görevine getiriliyor. Bunun karşılığında da 'Muhsin'in tek bir isteği oluyor; kardeşi 'Hasan'ı geri hizmete çektirmek... Film başlarda; 'Onbaşı Muhsin'in, kardeşinin hayatta kalması için giriştiği mücadeleyi anlatıyor.
Yani filmin ilk yarısının, 'Er Ryan'ı Kurtarmak'a benzeyeceğine dair şüphelerim var!
'Er Hasan'ı Kurtarmak' gibi bir film çıkarsa, senaryonun orijinalliği yara alır.
Fragmandan izlediğim kadarıyla filmin ikinci yarısında, 'Onbaşı Muhsin' ile Anzak'ların ünlü keskin nişancısı 'William Eagle' arasında geçen mücadele de buram buram 'Enemy at the Gates' kokuyor.
Ancak bu noktada filmi çekenleri eleştiremeyiz. Çünkü 'Enemy at the Gates'in öyküsüne benzer bir olay, Çanakkale'de de yaşandı. Korkunç Abdül (Avustralyalılar'ın Türk nişancıya taktığı isim) ile Anzak keskin nişancı William Edward Sing arasında da nefes kesen bir mücadele yaşandı.
Belki 'Er Ryan'ı Kurtarmak'ın öyküsüne benzer olaylar da yaşanmıştır!
Hep diyoruz, tarihimiz derya, çeken yok! Şimdi çekildi işte. 'Çanakkale: Yolun Sonu'nun, fragmanından ilham verici öykülerle dolu olduğu anlaşılıyor. Adam gibi bir Çanakkale filmi izleyeceğiz galiba.
Tabii filmin, Hollywood yapımlarına öykünmesinin dozajı da vizyona girdikten sonra netlik kazanacak.