15 yaşındaki Aleksandros Grigoropulos, 7 Aralık 2008'de Atina'yı birbirine katan sokak gösterileri sırasında arkadaşlarıyla birlikte iki polisle kavgaya girişmiş... Ve kovalamaca sırasında polisin açtığı ateş sonucu hayatını kaybetmişti... Tutuklanan Epaminondas Korkoneas adlı polisin güçlü delilleri vardı. Kurşunlar parmaklıkların arasından geçmişti, kendisini korumak için havaya ateş açtığını iddia ediyordu. Ancak görgü tanıkları Korkoneas'ın Aleksandros'a hedef alarak ateş açtığını söylediler. Ve davada önceki gün karar açıklandı. Yargıçlar, üçe karşı dört oyla Korkoneas'a müebbet hapis cezası verdi. Tarih 21 Kasım 2004... Uğur Kaymaz babası Ahmet Kaymaz ile birlikte evine gidiyordu. Evin bahçe duvarına 3-4 metre kala kurşun yağmuruna tutuldular. 12 yaşındaki Uğur'un vücudundan 13 kurşun çıktı. Uğur ve babasının yakın mesafeden çapraz ateşe maruz kaldığı söyleniyordu... Ancak tutuklanan dört polis hakkında açılan davada 'meşru müdafaada bulundukları' gerekçesiyle beraat kararı çıktı...
ADALETİN BU MU?
"İşte Türkiye'deki adalet sistemi" deyip geçiştirmeyin! Bu iki cinayet arasındaki en büyük fark; Aleksandros öldürüldüğünde Yunan halkının sokağa dökülüp hesap sormasıydı... Tüm ülke iki hafta boyunca 'kurtarılmış bölge' ilan edilmişti. Bizim Uğur öldürüldüğünde ise medya bile cinayeti takmadı... Haberi birkaç gazete gördü. Onlar da küçük kutucuklarda verdiler. Hatta bir gazete haberi "İki terörist ölü ele geçirildi" diye verdi. Türkiye'de son bir yılda kolluk kuvvetlerince ya da askeri mühimmat patlaması sonucu 13 çocuk öldürüldüğünü, 2007-2010 yılları arasında ise 40 kişinin polis kurşunuyla hayatını kaybettiğini biliyor muydunuz? Keşke her polis ve asker, TV dizilerindeki gibi olsa!