Hemen her konuya anında kendini dahil etme konusunda müthiş bir hareket yeteneğine sahip olan yıldızlarımız, ülkenin gündemine ayak uydurup; türban tartışmalarının içindeki yerlerini aldılar. Tabii magazinel boyutuyla... Kim türbanını nasıl takmış, kime yakışmış, onaylarlar mıymış, vesaire, vesaire... Açıklamaları dinleyince insanın "Bunda da fikriniz olmasaydı" diyesi geliyor! Birileri her zaman her şeyi bildiğine inanıyor çünkü. Bu arada tartışmaların selülitten başlayıp, türbana gelip dayanması da ilginç tabii. Bu ne hız, anlamak mümkün değil. Evet, türban konusunda herkes sırayla konuştu. Mutlaka daha da konuşacaklar vardır. Göreceğiz onları da... Magazin dünyası bir süre daha bu konuyla oyalanır. Türbanın da magazininin yapıldığı günlerde, İstanbul'da bir yerlerde de sosyeteye mensup oldukları söylenen hanımlar; başka toprakların başka hayatlarındaydı. Tıpkı İngilizler gibi başlarında hasır, dantel, tül şapkalarıyla Veliefendi'de yapılan Enternasyonal At Yarışları'nı izliyorlardı. İngilizler'in 300 yıllık geleneği Royal Ascot'un havası bir günde Türkiye'ye taşınabilir mi? Tabii ki hayır. Tıpkı türbanı dillerine dolayan magazinel yıldızlarımıza bu konunun da cılkını çıkarmak yakışmadığı gibi o hasır şapkalar da bizimkilere pek yakışmamış. Pek bir eğreti durmuş. Ascot'ta manzara bu değil çünkü. Ama Türkiye de böyle bir yer işte. Her renk var... Bu arada türbanlı Türk modacı Rabia Yalçın, moda haftası çerçevesinde New York'ta bir defile düzenlemiş. Tasarımları gayet modern. Tasarımcı Donna Karan ise İstanbul'da duyduğu ezan sesini unutamadığını söylemiş. Bu ikisi, yukarıda anlattıklarımdan daha gerçek gelmiyor mu size de?