Stil sahibi olan, kuru kuruya isimleri telaffuz etmek yerine maçın bütünlüğünü ve heyecanını bozmadan, karşılaşmaya renk getirmeye çalışan spikerleri daha çok tuttuğumu biliyorsunuz. Eskilerden Halit Kıvanç, Orhan Ayhan ve Ümit Aktan ile yeni nesilden Ertem Şener, bana göre bu kategorinin öne çıkan isimleridir. Kanaltürk'te yayınlanan Avusturya- Türkiye maçının spikeri Bülent Ülgen de bu kategoriye aday olacak bir performans gösterdi.

İŞİ ÇOK ZORDU
Bülent ile televizyonların spor servislerinde birlikte mesai yaptım.
Son derece neşeli, hatta muzip ve hazırcevap kişiliğiyle servislerin neşe kaynağıdır.
Bülent uzun zamandır maç anlatmıyordu. Fark ettim ki, maç anlatmayı fena halde özlemiş. Hatta onu 'aşırı' iştahlı bulduğumu bile söyleyebilirim.
Bir ara kendini öyle kaptırdı ki, "Birçok futbolcuyu bu ekranda çıplak gözle izleme imkanı buldu izleyiciler" gibi tuhaf bir cümle bile kurdu. Sevgili Bülent kardeşim, 'çıplak gözle' sadece tribünde maç izlenir, yanlış mı biliyorum?
Aslında Bülent bir spiker için en büyük kabusu yaşadı. Takımımız daha maçın beşinci dakikasında 2-0 geriye düştü. Bu dakikadan sonra hayal kırıklığı yaşayan seyirciyi ekran başında tutmak, tamamen spikerlik hüneri gerektirir. Bülent de tüm yeteneğini ortaya koymaya çalıştı.
Sürekli olarak takımımızın bu skoru tersine çevirebileceğinden söz etti. Hatta temennileri bir ara kahinliğe bile vardı. "Bakarsınız maç sonunda tabelada 3-2 üstünlüğümüzü görürüz. Bunu bana Allah mı söyletiyor ne?" dedi ama tek kişilik çabası, maçı kurtarmaya yetmedi.

TARİHE GEÇTİ
Bülent baktı ki maçta anlatacak fazla bir şey yok, son dakikalarda sahaya dalan gurbetçilerimizin performansını, Amerikan Futbol Ligi'ndeki bir spiker edasıyla anlatmaya koyuldu. "Bizimki 15 güvenlik görevlisinin arasından sıyrıldı, koptu, gidiyor. 10 yard, 20 yard, 40 yard... Vallahi yardı gidiyor..." Ve bana göre o dakikalardaki performansıyla Türk spikerlik tarihinde kendine ayrıcalıklı bir yer bulmayı başardı.
Bu arada maçı 20 küsur kamera ile takip edip rakibimizin ikinci golünü ıskalayan Avusturyalı yönetmeni tebrik ederken(!), bugüne kadar ufak tefek hataları nedeniyle eleştirdiğim bizim maç yönetmenlerimizin hakkını, helalinden teslim ediyorum!