Türkiye'nin en iyi haber sitesi
YÜKSEL AYTUĞ

Vah benim Bahar'ıma...

Hani geçen hafta yazmıştım ya, "Bu gerçek, Bahar'a ağır gelir" diye, aynen öyle oldu. Ezel'in "Ömer" olduğunu öğrenen, Cengiz ve Eyşan'ın "komplocu", Ali'nin ise "tetikçi" olduğunu anlayınca şoka giren Bahar'ın feleği şaştı. Ezel'in "Ömer" olduğuna bir türlü inanmayan Bahar, Ezel'in "ikna turlarıyla" ev ev dolaştırılıp, gerçekle yüzleştirildi. Bence bu kadar işkence, bu günahsız kadın için çok fazla... Ölümcül bir hastalıkla boğuşurken, gönlünü "kahraman" olarak gördüğü bir erkeğe kaptırıyor. Diğer yandan yıllardır "ağabey" olarak gördüğü bir başka erkeğin (Ali) "tacizlerinden" korunmaya çalışıyor. Sonra, sevdiği adamı, ablasıyla basıyor. Ardından sevdalandığı kişinin aslında ablasının ilk sevgilisi olduğunu, Ömer'in dörtlü bir komploya kurban gittiğini, şimdi intikam almak için kendisini kullandığını, bu arada günahsız kişilerin öldürüldüğünü ya da hayatlarının karartıldığını öğreniyor. Ve en acısı da; ablası, bu kirli oyuna sadece onun "hayatını kurtarmak" için katıldığını söylüyor. Düşünsenize; bunca yaranın üzerine bir de vicdan azabı. Ne "Yaprak Dökümü" nün Fikret'i, ne "Aşk-ı Memnu"nun Nihal'i, ne "Unutulmaz"ın Eda ve Melda'sı... Bana göre bizim dizilerin en bahtsız kadını Bahar...

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA