Gülben Ergen harika bir iş yapıyor. Mardin ziyareti sırasında etkilendiği köylerin önemli bir eksiğini gidermek için kolları sıvamış, var gücüyle çalışıyor. Köylere anaokulu yaptırmak için iş adamlarını, sanatçı dostlarını seferber etmiş, "Çocuklar Gülsün Diye" çabalıyor. Uzaktan izliyorum, duyuyorum, Gülben'e burun kıvıranlar, dudak bükenler var. Bu kampanyanın, Gülben'in kendisine yonttuğu bir halkla ilişkiler faaliyeti olduğunu ima edenlere rastlıyorum. Sizce Gülben Ergen'in böyle bir reklama ihtiyacı var mı? Asla yok. Ben onun toplumsal duyarlılığını iyi bilirim. Bu sütunlarda televizyon ekranlarının temizlenmesi adına başlattığım "Sarı Kurdele" kampanyasına ilk destek verenlerden biriydi. O zamanlar Atlas'a hamileydi ve "çocuğunun seyredeceği ekranın o dünyaya gelmeden önce temizlenmesi için" yanımda olduğunu sahneden ilan etmişti. Gülben duygu insanıdır. Mardin'in köylerinde gördüğü manzara içine işlediği için böyle bir kampanya başlattığından, samimi olduğundan adım gibi eminim. Bugüne kadar bazı ünlüler bu tür sosyal sorumluluk projelerini "PR çalışması" olarak yürütmüş, güvenimizi sarsmış olabilirler. Ama sürekli bu şüpheyle yaşanmaz ki? Elini taşın altına koymaya hazırlanan her ünlüyü, "potansiyel reklamcı" olarak görmek, bize ne fayda sağlayacak? Ayrıca dileyen, kendi reklamını yapsın. Sonunda oradaki muhtaç çocuğun boğazına bir sıcak lokma gidecekse, onların eğitimine katkıda bulunacaksa, varsın herkes "reklam yıldızı" olsun!.. Ben Gülben'e inanıyorum. Siz de inanın...