Müge Anlı, programında pek çok kayıp kişinin bulunmasına, ailesine kavuşturulmasına yardımcı oldu. Ama geçen hafta ilk kez, yaşayan birinin değil de bir "mezarın" peşine düştü. Ahmet Turan Akay, Almanya'da işçi olarak çalışıyordu. 2003 yılında ziyaret için geldiği İstanbul'daki bir otelde yaşamını yitirdi. Yakınları bulunamadığı için "Sahipsizler Mezarlığı"na defnedildi. Akay'ın akrabaları tüm çabalarına rağmen mezarın yerini bulamadılar ve en sonunda çareyi Müge Anlı'nın atv'deki programına başvurmakta buldular. Ahmet Turan Akay, 1980 yılında Deniz Kuvvetleri'ne 10 bin mark bağışta bulunmuş, okul yaptırmış, tüm mal varlığını da Türk Silahlı Kuvvetleri'ne bırakmıştı. Ama yakınları gibi TSK da Akay'ın akıbetinden habersiz olduğu için hem cenazesi hem de mezarı "sahipsiz" kalmıştı. Anlı, programına yapılan başvurunun ardından "Merak etmeyin, ben o mezarı bulacağım" dedi ve sözünü tuttu. Cuma günü yayınlanan programda, "müjdeli haber" Akay'ın yakınlarına canlı yayında duyuruldu. Akay, Cebeci'deki "Sahipsizler Mezarlığı"nda yatıyordu. Mezar taşı yoktu. Sadece başucunda "R:41" yazan küçük bir tahta tabela vardı. Akay'ın ölümünü ve mezar yerini ısrarla ailenin diğer üyelerinden saklayan ve 42 gün önce kayıplara karışan eşi Nurten Akay'ın gizemi ise henüz çözülemedi. 1980 yılında Deniz Kuvvetleri Komutanı olan eski başbakanlardan Bülend Ulusu'nun, yapılan bağış nedeniyle Ahmet Turan Akay'a yazdığı teşekkür mektubu ise 30 yıl sonra ailesine ulaştırıldı. Şu kaderin oyununa bakın: Kendini ülkesine adayan, son derece hayırsever bir vatandaş, "Sahipsizler Mezarlığı"nda 7 yıldır "sahiplenilmeyi" bekliyordu!.. Müge'nin programı sayesinde bilmediklerimi de öğrendim. Kimlik bilgileri öğrenilemeyen, yakını bulunamayan cenazeler belediye tarafından "Kimsesizler Mezarlığı"na defnediliyormuş. Kimlik bilgileri bulunanların ise fotoğrafları çekiliyor ve bir gün yakınlarının bulunabileceği umudu ile "Sahipsizler Mezarlığı"nda toprağa veriliyormuş. Allah kimseyi "sahipsiz ve kimsesiz" bırakmasın. Ne yaşarken, ne de öldükten sonra...