Türkiye'nin en iyi haber sitesi
YÜKSEL AYTUĞ

Posta kutusunda iki mektup

Bu hafta hem "Ay Lav Yu"yu, hem de "Büşra"yı izlemek için sinema salonlarındaydım. "Büşra"nın gösterildiği salonda 7, "Ay Lav Yu"da toplam 3 kişiydik. Osmanbey'de 21.15 matinesinde salona girdiğim zaman içeride sadece genç bir çift vardı. (Eminim, delikanlı o ana kadar yanındaki kıza "Bak, Arda gibi sana sinema kapattım" havası atıyordu.) Üzüldüm... Çünkü her iki film de gerçekten "görülmeye değer" yapımlardı. "Büşra", iri laflar etmeden, siyaset gütmeden, ukalalık taslamadan "türban" olayına aşk perspektifinden bakmış. Bunu yaparken, hem muhafazakar kesimlerin hem de cumhuriyetçilerin empati yapmalarına olanak sağlamış. Farklı hayat görüşlerine sahip insanların "aşk paydasında" buluşurken, geri kalan her şeyin nasıl "teferruattan ibaret" kaldığını usul usul anlatmış. "Ay Lav Yu" ise Güneydoğu'nun unutulmuşluğuna çengel atarken, "Kürt Açılımı" dediğimiz meselenin arka planında "insanın ve insanlığa saygının" yattığını son derece zeki ve esprili bir dille ortaya sermiş. Kültür farklılıklarının "yaşam" paydasında nasıl önemsizleştiğini ve sevginin dilinin ortaklığını anlatırken, beşik kertmesinden çok eşliliğe, altyapı yetersizliklerinden devletin ihmalkârlığına kadar yöreye ait her sorunu "acıtan kahkahalarla" perdeye yansıtmış. Ama gelin görün ki, bu iki "önemli ve güzel" filmin seyircisi yok. Oysa sinema bir "kitle iletişim aracı"dır. Ama günümüzde insanlar haberi televizyon bültenlerinden, internet sitelerinden ya da cep telefonlarına gelen mesajlardan "hap" gibi almaya öyle alıştılar ki, sinemanın bu "haberci" özelliğini unuttular. Olayı getirip de "ekonomik soruna" indirgemenin aldatıcılığına kapılmayalım. Yani "Milletin cebinde ekmek alacak parası yok, ne sineması?" kolaycılığına düşmeyelim. Ben filmi 7 liraya seyrettim. O boş salondan çıkıp, evime yürürken, gençlerin kafelerde, restoranlarda çene çaldığını, marka giysileri giymek ya da en gelişmiş cep telefonlarını kullanmak konusunda "ekonomik davranmadıklarını" gözlemledim. Türkiye bu yıl, lüks otomobil talebinin en fazla olduğu Avrupa ülkesi... Bizim öğrenemediğimiz, sinemanın, tiyatronun "lüks" değil, kültürel bir "ihtiyaç" olduğu... "Büşra" önyargılardan temizlenip, arınmak için bir "duş davetiyesi" göndermiş. "Ay Lav Yu", Mardin'in Tinne Köyü'nden mektup yollamış. İkisi de posta kutunuzda bekliyor. Alsanıza...

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA