Yetenek Sizsiniz Türkiye, gelecek sezon da ekrana gelecek. Ama bu yıl edinilen "tecrübelerin" gözden geçirilerek, yarışmaya biraz daha "çeki-düzen verilmesi" gerekiyor. Eminim sevgili Acun da bu naçizane tespit ve önerilerimizi dikkate alacaktır. Öncelikle, final akşamı benim gibi pek çok izleyicinin yüreğini burkan görüntülere gelelim: İki küçük yarışmacının elendiklerinin açıklandığı anlarda yüzlerinde oluşan o hüzünlü ifade gözümün önünden gitmiyor. Bizim çocuklarımız zaten küçücük yaşlarında belirli okullara girebilmek için yarış atı gibi hazırlanıyorlar. Yarışma stresi, hayatlarının büyük bir bölümüne egemen. Hiç olmazsa televizyon eğlenceliklerinin içinden bu stresi ayıklayalım. Belli bir yaş sınırının altında kalan yetenekler, gelecek yıl sadece "gösteri" yapıp, değerlendirme dışı bırakılsınlar. Bir de "kulvarlar" belirlensin. Ses yetenekleri, akrobatlar ve jonklörler, illüzyonistler, dans grupları ayrı kategorilerde sınıflandırılarak, yarıştırılsın. Finalde her bölümün birincileri arasından Türkiye'nin en yeteneklisi seçilsin. "Yetenek Sizsiniz" jürisi, çok renkliydi ama bir o kadar da etkisizdi. Oysa jüri, "karar mekanizması" anlamına gelir. Orada yapılacak yorumlar, oy kullanacak kişilerin doğru bilgilendirilmesi için rehber olmak zorundadır. Ama jüri üyeleri "Aman halkın oyunu etkilemeyelim" ya da "Antipatik görünmeyelim" kaygısıyla hep ürkek ve çekingen davrandılar. Örneğin, bazı oyların "acıma duygusu" ile öbeklenmesine seyirci kaldılar. Jüri, aynı zamanda "kanaat önderi" olmak zorundadır. Olamadılar.