Haydi gelin de çıkın işin içinden... "Ezel"in senaristleri her hafta beyinlerimize yeni bir soru çengeli asıyor. Bu hafta da Ramiz Dayı'nın Tevfik'e söyledikleri, kafaları karıştırdı. Tevfik, Dayı'ya "Söylesene Ezel'e... Neden söylemiyorsun gerçeği?" diye ısrar etti. Dayı dedi ki: "Eğer söylersem, benimle kalır. Benimle kalırsa, canından olur. Son oğlumu da kurban vermem ben. O benim kanım değil, canım..." Vay ki ne vay... Eğer Ramiz Dayı, "Kanım değil, canım" demekle, Ezel'in manevi oğlu olduğunu ima ediyorsa mesele yok. Ama Ezel öz oğluysa, bu düğüm zor çözülür. Ezel'in durumu ise tam arapsaçı... Yakında, yolda gördüğü her adama "Size baba diyebilir miyim?" diye sorup, kafayı sıyırmasından korkuyorum. Çünkü babası bildiğine bir türlü "Baba" diyemiyor. Bilmediği babasından ise "Babalık" bekliyor. Yazıyı Ramiz Dayı repliklerine benzer bir şekilde bitirmek en hayırlısı olacak: "Mesele, bir adama "Baba" demek değil yeğen... Mesele, sana oğul gibi hissettirenin evladı olmak..."