Televizyonda üç ilginç reklam var. İlki; Esra - Ceyda Kardeşler'in hamburger tanıtımı. Bizim "aklıevvel kardeşler" yine "üstün zekalarıyla" ekran karşısındakileri gülmekten yere yatırıyorlar. Reklamın metni, ünlü kardeşlerin zeka seviyelerini bir kez daha tartışma konusu yapacak cinsten. Asıl ilginç olan ise televizyondaki tüm varlıklarını bundan üç yıl önce alkollü halleriyle trafik polislerine direnmeye borçlu olan iki kardeşin, "ünlü" olarak reklam kampanyası kapmaları... Bu durum, şöhret hayali kuran genç kızlara nasıl bir örnek oluşturur bilmem ama aklın, ekranın içindekilerde mi yoksa önündekilerde mi olduğu konusunu ciddi şekilde tartışmaya açacağa benziyor. Bir diğer reklamda ise afacan bir çocuk ekrana geliyor. Dış ses "Temiz aile çocuğu domuz gribine yakalanmaz" diyor. "Temiz aile çocuğu" tanımına açıklık getirmeyi de ihmal etmiyor. "Temiz aile çocuğu, her gün elini filanca sabunla yıkayan çocuktur..." E şimdi ekrandaki afacan "temiz aile çocuğu" oluyor da, o marka sabunu kullanmayan diğer çocuklar ne çocuğu oluyor? Bu yeni yönteme "reklamda zorlama" mı desem, "kanırtma" mı bilemedim. Beyaz eşya firmasının robota dönüşen ev eşyalarıyla ilgili reklam serisinin sonuncusu ise, grafik ve görsel efekt teknolojisinin nerelere geldiği konusunda insana şaşkınlık veren görüntülere sahip. Bu kez robot beyaz eşyalar, mahallenin afacan çocuklarıyla kıyasıya bir futbol maçı yapıyorlar. Enstantaneler harika... Reklam, "Dostluk kazansın" sloganıyla noktalanıp, önemli bir fair play mesajı da içeriyor. Ama maç sırasında robotlardan biri, çocuklara öyle sert giriyor ki, hızını alamayıp, duvarı delerek dışarı çıkıyor. İyi de, nerede kaldı dostluk?