Ezel dizisi, kısa zamanda yılın "televizyon fenomeni" haline geldi. Bunda zaman zaman burada çerçevesini çizmeye çalıştığım "izleyicinin genel alışkanlıkları" na uygun bir reyting matematiğine sahip olmasının yanı sıra, senarist ve yönetmeninin başarısı ve oyuncularının ustalığı etken. Herkes Kenan İmirzalıoğlu'ndan söz ediyor. Özellikle de ekran karşısında onun yer aldığı her kareyi baygın gözlerle hafızalarına kazımaya çalışan hanımlar... "Ezel'i sırf Kenan için izliyorum" diyen kadınların sayısının umulandan fazla olduğunu düşünüyorum. Bunu "kendilerine" bile itiraf edemeyenleri de hesaba katarak... Ama ben bugün dizideki bir başka "cazibe merkezine" işaret etmek istiyorum. Eyşan'ın babasını oynayan Salih Kalyon'a... Ekranlarda uzun süredir bu kadar başarılı bir karakter oyunculuğu izlememiştim. Kalyon aslında dönemsel olarak üç karakteri oynuyor. Eyşan'ın çocukluğundaki baba, genç kızlığındaki baba ve günümüzdeki baba... Bu zaman sıçramalarının gerektirdiği "makyaj hamallığına" rağmen, muhteşem oynuyor. Çünkü tam bir "ara" karakter. Hem kızını seviyor, hem onu sömürüyor. Hem duygusal, hem acımasız. Bir karede tamamen gerçek, diğer karede alelacele basılmış bir banknot kadar sahte... Bazen bir baba içgüdüsüyle kızını hayatın girdaplarına karşı korur görünüyor, bazen kendi eliyle öz kızını o girdabın tam ortasına bırakıyor. Böyle "gri" karakterleri oynamak pek zordur. Başarmak içinse Salih Kalyon'unki gibi üstün bir yeteneğe, iş disiplinine ve özene ihtiyaç vardır. Her son, yeni bir başlangıçtır. Salih Ağabey son olarak, ev sahibinin Almanya'dan oğlu geldiği için (!) "Komedi Dükkanı"nı boşaltmak zorunda kalmıştı. Kırıldı, küstü... Eminim, son derece zor günler geçirdi. Ama eğer iyi bir ustaysanız, size her dükkanın kapısı açılır. İşte sonuç ortada...