Türkiye'nin en iyi haber sitesi
HASAN BÜLENT KAHRAMAN

Çizgi romanlara özgürlük!

Bırakalım insanlar komplekse kapılmadan çizgi roman okusun. Çizgi romanları başka bir amaca sıçramanın basamağı olmaktan kurtaralım

Çizgi halini okuyunca romanın aslını okumuş olmayız! Ama bu çizgi romanların ne önemini azaltır ne tadını eksiltir. Tam tersine. Şöyle anlatayım... Şu yaşıma geldim hâlâ her birisi derya deniz romanları okumaktan bıkmadım. Tam tersine kalan bütün hayatımı roman okumakla ve film izlemekle geçirmeyi isterim. Ama insanlar git gide romandan uzaklaşıyor. Geçenlerde bir yerde söylediğim gibi her roman roman sayılmaz. Her okur da okur sayılmaz. Çok satan romanların bazılarını eline alıp okuyan, metinlerde olayın peşine takılıp sürüklenen kişi benim gözümde roman okuyordur da, okumuyordur. Roman okumak, kimse kusura bakmasın, ciddi bir iştir. Özünde dibinde, haz vardır, zevk vardır ama roman okumak öyle sıradan bir şey değildir. Bir başka dünyaya girmek, başka insan maceralarının peşinden sürüklenmektir roman okumak. Her kendisine özgü iş gibi onun da 'mistik' bir yanı söz konusudur. Bir 'ritüeli' vardır roman okumanın. Ayrıca iyi roman iyi felsefedir. Bu bakımdan esrarengiz olayların ardı sıra sürüklenmek değildir roman. Oysa bugün öyle bir anlayış var. İnsanlar herşeyi 'wikipedia'dan veya 'google'dan öğrendiği, hatta köşe yazarları o çok malumatfüruş yazılarını oralara bakarak yazdıklarından, bir süre önce, New York Times Kitap Eki'nde sorulan sorunun cevabı da açıktır. NYT, neden, diyordu, son dönemde romanlar hep biyografilere veya ansiklopedik olaylara dayanıyor? Cevabı basit: enformasyon çağının, derinlemesine bilgi edinmemenin, herşeye yüzeysel yaklaşmanın bir sonucu bu. Gene bu nedenle insanlar oturup bir romanı okuyacağına bir yaşamöyküsünü okuyor. İyisine bir şey diyemem de çok satar kitap okuyanlar iyi roman okumadıklarını bilsinler. Bunca sözü, lafı dünyada başlamış, çok yakın bir dönemde Türkiye'ye de gelecek yeni bir heyecan dalgasına, yeni bir salgına getirmek için yazdım: çizgi roman.

ÇİZGİ ROMAN SALGINI
Bundan epey bir zaman önce işin bu noktaya sürüklendiğini görüp yayıncıma bir çizgiroman dizisi başlatmasını önermiştim. Çünkü ne zaman yurt dışına gidip kitapçılarda dolaşsam klasiklerin çizgiromanlaştırılmış halini görüyordum. Hiç de fena değillerdi. Tam tersine bazılarını alıp büyük bir zevkle okumuştum. Hele öteden beri bu işte çok iyi olan Fransızların Proust'u ve nihayet o kadar çok sevdiğim Tardi'nin gene bayıldığım Celine'in Gecenin Ucuna Yolculuk isimli muhteşem romanını çizgiye dönüştürdüğünü gördükten sonra bu yeni modanın başını alıp gideceğine iman etmiştim ki, öyle oldu. Batı'da şimdi bir klasiğin görselleştirilmediği tek gün yok. O dalga bize de vurdu. Shakespeare'in benim olmazsa olmaz kitaplar listemde yer alan Macbeth'i ve daha başkaları Türkçe çizgi roman olarak yayımlandı. Kısa sürede çok büyük baskı yapmış. Ne güzel demekten başka bir şey aklıma gelmiyor. Söylediğim gibi çizgi romanlara bayılırım. İtiraf edeyim, 'adult' denilen ve erotik olanları başka bir kategoridir ve etkileyicidir. Hele şu son zamanların getirdiği 'çizgileştirmek' furyasında rastladıklarımı hiç sektirmeden alıp okuyorum. Ne var ki, çizgiromanları okurken 'o' romanı değil başlı başına farklı bir şeyi elimde tuttuğumu biliyorum. Daha açık söyleyeyim, Macbeth'i veya Morg Sokağı Cinayetini değil, ben çizgiromanlarını okuyorum ve ilgimin odağı artık Jane Austen veya Melville değil çizgiromanları yapanlar, çizenler. İkisi birbirinden farklıdır. Birisi edebiyattır ve özünü edebiyat yapıtının yazarı oluşturur. Diğeri çizgiromandır onun sahibi de çizeridir. Dolayısıyla Suç ve Ceza'nın o çok güzel çizgiromanından hoşlandıysanız bu sizin Dostoyevski'yi değil çizeri Korkos Mairowitz'i sevdiğiniz anlamına gelir. Mairowitz bir sanat yapmaktadır. Nitekim yakında aynı yapıtın çok farklı çizerlerinin elinden çıkmış grafik romanları önümüze gelecektir.

ROMAN BAŞKA ÇİZGİ ROMAN BAŞKA
Şimdi konuyu böyle ele almıyoruz. Her şeyin arkasında şartlandığımız modernist pedagojiyi koyuyoruz. Çizgi romanları insanların önüne çizgi roman oldukları ve o halleriyle sevilecekleri için değil onlara 'klasikleri okutmak' için getiriyoruz. Bir bir yanılsamadır. Nedenini açıkladım. Çizgi roman okuyarak klasikler okunmaz. Olay örgüsü, karakterlerin bazıları, konu tanınır ama hepsi o kadardır. Oysa roman daha farklı bir şeydir. Ayrıca da çizgi romanları okuyanların binde biri kalkıp gidip o yapıtın yazınsal çeşidini okuyacaktır. Bırakalım insanlar korkmadan, çekinmeden, komplekse kapılmadan çizgi roman okusun. Çizgi romanları başka bir amaca sıçramanın basamağı olmaktan kurtaralım. Çizgi romanı yazınsal romanın ağırlığı altında ezmeyelim. Nasıl film ve roman farklıysa bunlar da farklı şeylerdir. Son sözüm mü? Başta da söyledim, çizgi romanlara özgürlük!

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA