KATLİAMDAN KAÇIŞ
Myanmar ordusunun katliamından kaçan Arakanlı Müslümanlar, derinliği 120 metreyi, genişliği ise 3 bin 200 metreye kadar ulaşabilen Naf Nehri üzerinden yaptıkları tehlikeli yolculuk sonrasında Bangladeş'e varabiliyor. SABAH, bugünlerde 'ölüm yolu' yada 'ölüm nehri' diye adlandırılan güzergahı ve geride duman altında kalan köyleri drone'la görüntüledi.
YÜZME BİLMEYEN ÖLÜYOR
25 Ağustos'tan beri 20 tekne alabora oldu, çoğunluğu kadın ve çocuk olan 102 Arakanlı yaşamını yitirdi. Naf Nehri, Myanmar'ın Arakan tepelerinden doğup sınır ötesi bir nehir olarak Bengal Körfezi'ne dökülüyor. Nehrin alt kısmı Bangladeş ve Myanmar sınırını belirliyor. Nehrin doğu kıyısında Arakan, Burma, batı kıyısında ise Bangladeş'in Teknaf vilayeti bulunuyor. Genişliği bin 610 metreden 3 bin 220 metreye kadar, derinliği ise 39 metre ila 120 metre arasında değişiyor. Arakanlı Müslümanlar, güvenli olmayan teknelerle Myanmar'dan Bangladeş'e geçiyor. Şu sıralar 'ölüm nehri' olarak anılan nehirdeki tekneler basit balıkçı teknelerinde oluşuyor. Birçok teknenin altı delik olduğundan tekneler su alıyor. En ufak rüzgarda ya da yanlış bir harekette alabora olan teknelerde Arakan'ın dağlık bölgelerinden gelen ve yüzme bilmeyen kadın ve çocuklar zor anlar yaşıyor. Birçoğu özgürlüğüne kavuşamadan Nah Nehri'nde can veriyor.
BAŞBAKAN: İNSANLIK DIŞI
Bazı tekneler, zulümden kaçanları nehir veya kollarından karşıya geçirmek için para alıyor. Bu paraların büyük bir kısmını artık bölgeye gelen STK'lar tekne sahiplerine ödüyor. Arakanlı Müslümanlar'ın ölüm yolculuğuna Bangladeş Başbakanı Hasina Vecid de tepki gösterdi. Myanmar ordusunun katliamlarından kaçarak Bangladeş'e sığınan Arakanlı Müslümanların kaldığı kampı ziyaret eden Vecid, "Naf Nehri'nin yüzeyi erkek, kadın ve çocuk cesetleriyle doldu. Bu tamamen insanlık dışı bir eylemdir" dedi. Köyleri evleri yanan Arakanlılar, günlerce ormanda saklandıktan sonra nehir kıyısına ulaşıyor. Her biri ayrı bir trajediyi barındıran ölüm yolculuğunda Bangledeş'e ulaşmayı başaran Arakanlılar'ın anlattıkları ise tüyleri diken diken ediyor.
SIRTINDA YATALAK ANNESİYLE
14 gün boyunca yatalak annesi sırtında taşıyarak Bangladeş'e ulaşmayı başaran Huzura Muhammet Aroh, "Annem 80 yaşından büyük, yürüyemiyor. Ben de onu bazen sırtımda, bazen de omuzuma alarak yürümeye başladım. Saldırılar başlayınca yola düştük. 14 gün boyunca yürüdük. Yolda yemeğimiz bitti. Ormanda saklandık. 14 gün sonra buradayız. Gidecek bir yerimiz yok. Diğer kardeşlerimiz gibi kamplara geçeceğiz" dedi.
ARAKANLI BEGÜM BABASINI ARIYOR
Arakan'dan
kaçıp mülteci kamplarının dışında yer alan Shamlapur Köyü'nde karşılaştığımız Arakanlı Roşida Begum (21) geride bıraktığı babası ve erkek kardeşini arıyor. Begum, "Köylerimiz yakılmaya başlayınca 3 kız kardeşimle yola çıktık. 12 kişi günlerce yürüdükten sonra Naf Nehri'ni geçtik. Kamplar kalabalık olduğu için bu köye geldik. Bizim gibi 50 bine yakın Arakanlı da da bu bölgede kalıyor. Evden çıktıktan sonra babamı ve erkek kardeşimi bir daha görmedim. Onları özledim. Başlarına bir şey gelmesin diye her gün dua ediyorum. Bir daha karşılaşacağımız günü bekliyorum" diye konuştu.
NAF NEHRİ'NDE KARŞILAMA
Öte
yandan Arakan'dan kaçıp Bangladeş'e gelen Müslümanlar'a Türkiye'den gelen resmi kuruluşlar ve STK'lar cansiperane şekilde yardımlarını sürdürüyor. Bagladeş'teki kamplarda ve kamp dışında yardım çuvalları dağıtan Türkiye Diyanet Vakfı (TDV) yetkilileri, Shah Pori adasında ise Naf Nehri'ni teknelerle aşıp gelen Arakanlılar'ı karşılıyor. TDV'nin yetkililerinin dağıttı bir aylık yardım çuvalları içinde pirinç, patates, mercimek, sıvı yağ, tuz, şeker, battaniye, havlu, sabun gibi temel gıda ve hijyen malzemeleri bulunuyor. Bangladeş'e geçenlerin sayısı 400 bine ulaştı.
KİŞİ BAŞI 36 DOLAR!
Fırsatçılar
sınırdan tekneyle geçmek isteyenlerden 36 dolar istiyor. Parası olmayanlar zihnet eşyalarını vermek zorunda kalıyor.