Antalya'da bu yıl gözlemlenecek o kadar çok şey vardı ki... Ben öncelikle halkın şenliğe katılmasına ve gösterdiği büyük ilgiye değinmek istiyorum. Gördüğüm tüm filmler gerek Antalya Kültür Merkezi (AKM), gerekse yan salonlarda çok kalabalık topluyor, hatta yer kavgalarına yol açıyor. AKM'nin yanı başında yeni kurulan büyük bir çadırdaki film sonrası söyleşileri de öyle. Yaşlı-genç sinemaseverlerin bu tartışmalara katılmaları, filmin lehinde veya aleyhinde özgürce konuşmaları etkileyici. Tüm salonlarda gösterim koşulları -nihayet- iyice düzelmiş, çağdaşlığa erişmiş.
Tüm bunlara iki popüler öge de katıldı bu yıl: Türkan Şoray ve Hülya Avşar. Festival bu iki seçimde de ne denli haklı olduğunu kanıtladı. Türkan Hanım'a gerek açılış gecesinde, gerek benim çektiğim Şoray fotoğrafları sergisinin açılışında gösterilen sevgi inanılmazdı; ikincisinde neredeyse eziliyorduk! Kortejde ise, belediye açıkladı, 250 bin kişinin katılımıyla, uzun yılların rekoru kırıldı. Hep söylediğim gibi, Şoray sevgisi bir toplumbilimsel olay, bir fenomen. Çok yazılıp çizildi, ama belki hâlâ bilimsel yaklaşım ve analizleri bekliyor!
AVŞAR KIZI İYİ, PEKİ SZABO NEREDE?
Hülya Avşar da biraz farklı kumaştan kesilmiş olsa da, yine o 'star quality' denen şeye sahip. Yapıp yapmadığı, söyleyip söylemediği sürekli olay oluyor. Bakalım değişken ve ateşli kişiliği sonuçlarda ne denli etkili olacak? Çünkü jüriyle temel görüş ayrılıkları olduğunu sağır sultan bile duydu!
Kendi adıma popüler ikonlara hiç karşı çıkmadım, starları da genelde sevdim. Hülya Avşar'ın jüri başkanlığını da savunanlardanım.
Ama ben aynı ölçüde sinema sanatını da gözetip savunurum. Bu açıdan, bu yıl Antalya'nın popülist seçimlerine saygı duyarken, has sinema ustalarına yapılan saygısızlık da gözden kaçmadı. Uluslararası yarışma jüri başkanı, büyük sinemacı İstvan Szabo da Avşar kızına yakın bir ilgiyi hak etmiyor muydu? Örneğin ona özel bir basın toplantısını... Oysa o bir yana, benim yönettiğim basın toplantısını festival bir basın bülteniyle bile duyurmadı. Ben uyardım, 24 saat sonra bir bülten koydular. Onda da sadece belediye başkanı sayın Mustafa Akaydın'ın sözleri vardı. Diğer üyelerin söyledikleri, özellikle Szabo'nun zengin kariyeri, faşizm ve insan, Orta Avrupa ve Hollywood üzerine tespitleri yoktu.
Antalya bu yıl popülerliğe oynadı, evet. Ama bunun için ciddiyetin ve gerçek sinemaseverliğin kurban edilmesi şart mıydı? Böyle yaparak mı dünya liginde bilinen ve sayılan bir festival olacaksınız?