Bir 'franco-phone' (Fransızca bilen) olduğumu hatırlayıp, sonunda Aujourd'hui la Turquie-Günümüzde Türkiye adlı Fransızca dergiye abone olabildim. Böylece, yıllardır ancak bir yerlerde elime geçtiğinde okuduğum bu yayını düzenli biçimde izleyebiliyorum. Yıllardır yayımlanan, elimdeki nüshayla 64. sayısına ulaşan, İstanbul'un yanı sıra Ankara, Bodrum, Paris, Brüksel, Cenevre ve Montreal gibi merkezlere de ulaşan bu dolgun içerikli dergi/gazetenin başında, aynı zamanda bir yazar olan ve son romanı yeni çıkan Hüseyin Latif var. Ve doğrusu bu dergiyle hem Türkiye'deki Fransız kültürüne, hem Türk-Fransız ilişkilerine hem de ülkemizin dışarda tanıtımına büyük katkıda bulunuyor. İçtenlikle kutlamak istiyorum. Derginin son sayısında tuhaf bir haber var. Önce Tünel semtinin önemi, geçmişi ve günümüzdeki durumu anlatılıyor. Türk sanatçı kesimiyle birlikte giderek daha çok yabancının bu semte yerleştiğini ve böylece yörenin kozmopolitliğinin hızla artarak uluslararası bir niteliğe büründüğünü öğreniyoruz. Bu arada, bir başka sayfada, Başkonsolos Herve Magro da İstanbul'da 4 bin, tüm Marmara-Ege bölgesinde ise 6 bin Fransız yaşadığını, böylece Türkiye'deki tüm Fransız nüfusun büyük çoğunluğunun bu yörede yoğunlaştığını söylüyor. Ana yazıya dönersek, Fransız gazeteci Anne Denkinger bize bir şikâyette bulunuyor. Tünel'de yabancı dergi ve gazete satan tek bayi için belediye tarafından kapatma kararı alındığını, sahipleri Bekir Sami ve Gürsel Koşar kardeşlerin itirazı üzerine, ancak bir aylık bir ertelenme sağlandığını öğreniyoruz. Koşar kardeşler, bu işi tam 30 yıldır yapıyormuş. Önce Şişhane'de başlamışlar, sonra 1992'de Tünel'e taşınmışlar. Tüm yabancı ve Türk semt sakinlerinin, dünyayı onların kulübesinden izlediğini söylüyorlar. Derginin konuştuğu kişiler de aynı şeyi söylüyor ve genelde "Bu yayınları şimdi nereden bulup alacağımızı bilemiyoruz," diyorlar. Gösterilen gerekçe ise, Tünel binasının önünde açılacak olan bir fotoğraf sergisiymiş. Şimdi... Bir gazete kulübesi deyip geçmeyin. Okuma sevdalıları, bir gazete satıcısının, uluslararası deyimiyle bir 'kiosk'un önemini bilirler. İnsanın sabahları tiryakisi olduğu gazeteyi/dergiyi bulabilmesi ne mutluluktur! Kendi adıma, özellikle güzel yurdumuzda, bunun için kimi zaman yüzlerce metre yürüdüğümü hatırlarım. Peki ama Tünel'in o kozmopolit yapısı içinde, özellikle yabancıları tedirgin edecek böyle bir karar niçin alınıyor? Bir kültür işi yapma bahanesiyle gelenekselleşmiş, herkesin ayağının alıştığı bir kurum niçin yok ediliyor? Yerine bir alternatif de sunmaksızın? Her şey bitti de sıra minicik bir 'kiosk'tan kurtulmaya mı geldi? Yoksa işin içinde başka işler mi var? Tam bir yolculuk eşiğinde yazdığım bu konuda, ilgilileri arayıp bilgi alacak vaktim olmadı, kusura bakmayın. Umuyorum ki ben dönünceye kadar konu çözümlenir ve misafirlerimizi daha fazla üzmeyiz.