- Sahne kostümlerinize çok para harcıyor musunuz? - Evet. Çünkü bu da işime bir yatırım. Evim üç oda, iki odası gardırop.
Ama artık hızlı moda markalarından alışveriş yapıyorum. Giyiyorum, hemen dağılıyorlar, parama yazık oluyor. Beş tane ucuz şey alacağıma bir tane kaliteli şey alıyorum.
- O kostümlere ne oluyor sonra? - Basında görüneni daha sonra, basına çıkmayacak işlerde giyiyorum. Giymediklerimi de arkadaşlarıma veriyorum. Düğün, nişan olduğunda ilk beni ararlar.
- Marka bağımlılığınız var mı? - Ayakkabı takıntım var. Ayakkabı ve çantalarımı Beymen'den alıyorum. V2K'dan da çok alışveriş yapıyorum. Tasarımcılardan bu ara vazgeçilmezim tabii ki Tuvana. Daha önce Sedef Çalarkan ve Zeynep Tosun'la da çalışmıştım. Zeynep'i çok beğenirim. Ayakkabıda Sertaç Delibaş'ı seviyorum.
-
Alışverişe yalnız mı çıkarsınız? Anneniz alışverişte arkadaşlık ediyor mu size? - Annemle alışverişe çıkılır mı ya! Canavar gibi oluyor alışverişte. Arkadaşlarım arasından bir köle bulmayı tercih ediyorum.
- Peki giyinmeye vakit harcamıyor musunuz? - Sahne haricinde hayır. Kışı dört kareli gömlek, iki-üç büyük kazak, iki jean ve botlarla geçirdim.
Gece davetlerinde de önce saç-makyajım yapılır.
Kapıdan çıkmadan beş veya 10 dakika önce gider, ne giyeceğime karar veririm.
- Taş, pul dediniz. Başka neler size yakışmıyor, neleri giymiyorsunuz?
- Pilili etek olmuyor. Cici kız kıyafetleri; fırfırlar, fiyonk olmuyor. Çok kaba şeyler, kaba ayakkabılar giymem. Leoparı kıyafet değil, aksesuarda tercih ederim. Kürk asla giymem! O bir duruş meselesi.
Hayvanları giymeyi değil, sevmeyi tercih ediyorum.
Zaten beğenmiyoum da, bana rapçileri anımsatıyor.