Babası
, iftira yüzünden haksız yere idam edilen ve onun intikamını almak üzere yola düşen bir adam... İntikamın odağındaki kişi; idam kararını veren bir hakim... Ve hakimin, bu genç adamla yolları kesişen güzel kızı, Leyla... atv'nin yeni dizisi
Her Şeye Rağmen'in konusu, bu aşk ve intikam üçgeninin etrafında gelişiyor. Bir de hakimin manevi kızı Zeliha'yla, kasabanın ileri gelen ailelerinden birinin oğlu olan yakışıklı Nusret var. Hikaye, bir Ege kasabasında geçiyor. Yıl ise, 1946. Tomris Giritlioğlu'nun yapımcılığını üstlendiği dizinin başrollerini Can Nergis, Gülcan Aslan, Laçin Ceylan, Avni Yalçın ve Engin Şenkan paylaşıyor.
Her Şeye Rağmen bir dönem dizisi olduğu için, sanat yönetimi ve kostümler ön planda. Dizinin kostümleri, Naz Erayda'nın başında olduğu kostüm ekibinin imzasını taşıyor. 1946 yılında başlayan hikaye için gerçek bir dönem görünümü yaratan Erayda, bol ödüllü bir sanat yönetmeni ve kostüm tasarımcısı.
Yumurta, Bal, Süt, Güz Sancısı, Neredesin Firuze gibi filmlerin yanı sıra
Gönülçelen dizisinin ve birçok tiyatro oyununun da kostümlerine imza atmış bir isim.
Her Şeye Rağmen için ise asistanları, kadın ve erkek terzileri, şapka-ayakkabı ustaları, çanta imalatçıları ve takı uygulamacılarıyla yaklaşık 15-20 kişilik bir ekiple çalışıyor. Kostüm tasarımı yaparken sahneleri, rolleri, planları, mekanları, oyuncuları, yan öyküleri, ışığı, sosyal konumları, duyguları ve simgeleri ele alarak çalıştığını anlatan Erayda,
Her Şeye Rağmen'in kostümleri için, daha çok toprak ve baharat renklerini tercih etmiş. Dizinin kostümleri ve 1940'lı yıllar modası üzerine konuştuğumuz Erayda, "Çalışırken, kullandığım bir aksesuar renginin, oyuncunun sesiyle birleştiğinde yaratacağı etkiyi hissetmeye çalışıyorum," diyor.
- Her Şeye Rağmen dizisindeki kostümleri nasıl temin ettiniz? Giysiler tasarlandı mı, yoksa satın alınarak hazır mı kullanıldı?
- Başrol oyuncularının ve replikleri olan diğer oyuncuların kostümlerinin hepsi özel olarak tasarlanıp dikildi. Yardımcı oyuncuların kostümleri için ise Avşar Yapım'ın arşivinden yararlanıldı. Bunların büyük bir bölümü döneme uygun bir duruma getirildi, zaman zaman sponsorlarımızdan seçilen kostümler kullanıldı. Bazı şeyler de satın alındı.
- Dizinin kostümleri için nasıl bir hazırlık yaptınız?
- Yaklaşık üç ay ön hazırlık ve uygulama çalışması yaptık. Araştırma çalışması İstanbul'da, bir ay sürdü. Tasarım, sipariş ve uygulama süreciyle birlikte, üç ay çalışıldı. Dönemin dergi ve gazetelerinden, o döneme ait belge oluşturacak fotoğraflardan ve kostüm kitaplarından yararlandık. İstanbul Barosu, Askeri Müze ve özel arşivlerden de (Aytül ve Belgün Kipkurt, Ayhan Kurdoğlu, Burak Adalı arşivleri) faydalandık. Döneme ve tarihe sadık kalmanın yanı sıra, görsel estetik , karakterlerin renk dramaturjisi, hikayenin atmosferi, sahnelerin duygusal ve anlamsal farklılıkları gibi birçok kıstası birlikte değerlendirdiğimiz bir sistem oluşturduk. Özenli, çok yönlü ve karmaşık bir çalışma oldu.
-
Bu kostümleri tasarlarken, en çok dönemin modasını mı göz önünde bulundurdunuz?
- Ön hazırlık yaptık tabii, ama sonra dizinin senaryosu ve oyuncularla, bu konuda yapabileceklerim üzerine çalıştım daha çok. Aynı anda hem 'inandırıcı', hem 'güzel', hem de 'etkili' bir dünya oluştururken, 'gerçek dünya' benim için sadece bir referans ve ilham kaynağı oluyor.
DİZİYE ÖZEL 286 TAKI ÜRETİLDİ
-
Dizinin kostümlerinde en çok nelere dikkat ediyorsunuz?
- Renk bütünlüğüne, sahneyi görsel olarak yaşatacak küçüklü büyüklü detaylara ve giysileri karakterlerin özelliklerine göre oluşturmaya. Bunları, en başta yaptığımız dramaturji çalışmasında belirliyoruz. Ben işe, kendime yasaklar koyarak başlıyorum. Kullanmayacağım renkler ya da biçimler gibi... Böylece alan biraz daha daralıyor. Bu kararlar yüzünden bazen malzeme bulmakta zorlanıyorum ama her işin kendine ait bir üslubu oluşuyor.
- Kostümleri tamamlayan aksesuarların rolü de çok önemli, değil mi?
- Evet, detaylar çok önemli. Bu nedenle aksesuarlara çok özen gösterildi. Yaklaşık 286 adet takı, kol düğmesi, kravat iğnesi, şapka iğnesi ve saç tokası, Boybeyi tarafından özel olarak hazırlandı. İzledikçe fark edilecek olan bu takılar Leyla, Asuman, Zeliha gibi diğer bütün karakterler için özel olarak üretildi. Memet'in babasından kalan köstekli saat ve zinciri ekibe bir süreliğine dahil olan bir eskici tarafından bulundu.
NUSRET (EROL GEDİK)
Soylu bir aileden geliyor. Yüksek öğrenimini Fransa'da tamamlamış, hem sanata hem modaya düşkün. İnce zevkleri var. Giyimine çok özen gösteriyor. Çarpıcı giyinmeyi sevdiğinden, detaylara dikkat ediyor ve kontrastı ön plana çıkarıyor. Memet'e kıyasla daha açık renk takım elbiseler giyiyor, bunları koyu renk yeleklerle kombinliyor.
MEMET (CAN NERGİS)
Yıllar sonra 'para sahibi' genç bir adam olarak doğduğu şehre dönüyor. Özenli, uyumlu bir giyim anlayışı var. Takım elbisesiyle aynı renk kumaştan yelekler giyiyor. Gömlek ve kravatları da geçişli renklerden oluşuyor. Spor tüvit ceket ve yelekleri, polo yakalı kazakları farklı amaçlar için giyiyor. Şehir Kulübü'nde çekilen düğün sahnesinde hemen hemen bütün erkek oyuncular gibi o da smokinli. Genellikle koyu tonlarda kahve ve yeşiller tercih ediyor, fötr şapkalar kostümlerini tamamlıyor.
ZELİHA (TUĞÇE KUMRAL)
Daha sade bir stili var çünkü bir ilkokulda öğretmen. Bluz, etek ve ceketleriyle, döpiyesleriyle özel bir tarzı var. Zeliha'nın yakalarında sadeliği biraz kıracak özel fular detayları var. Etekleri için genellikle hafif evaze ve boru kesimler tercih ediyor. Etek boyları genellikle dizin bir karış altında. Renklerde ise kahverenginin farklı tonları, krem, bej, koyu kahve, koyu yeşil, gül kurusu öne çıkıyor.
LEYLA (GÜRCAN ASLAN)
Karakterini ortaya çıkaran yumuşak, kadınsı çizgilerle daha eğlenceli bir duruşu var. Elbiselerinin etekleri kabarık, çan, tam ya da yarım daire kloş kesimli; boyları diziyle ayak bileğinin ortasından biraz daha uzun. Beli ortaya çıkartılıyor, yüksek belli giyiyor. Daha çok bordo, yeşil, hardal sarısı, kızıl kahve, tarçın ve kiremit renkleri giyiyor. Ayakkabıları yüksek topuklu, bilekten bağlı, tokalı ve burun kısmı açık.