Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın teröre karşı milli seferberlik çağrısını "anayasaya aykırı" bulan Kılıçdaroğlu Kayseri'deki canımızı yakan saldırının ardından biraz yumuşadı.
İnsanlık için olmasa da kendisi için büyük adım.
Kılıçdaroğlu'nu hiç olmazsa terör konusunda Türkiye'ye muhalefet etmemeye zorlayan yurtsever CHP tabanına teşekkürler.
Ne var ki bir ileri adımdan sonra mutlaka iki geri giden Kemal Bey bu sevindirici gelişmenin hemen ardından topladığı Parti Meclisi'nde yine çark etti.
Kemal Bey'in, izahı oldukça güç sözleri şöyle:
"Bu halk Atatürk'ün kendine istemediği makamı, kimseye vermez. Halk başkanlık hayaline 'dur' derse, kan ve gözyaşı durur."
Yo, Kılıçdaroğlu "Atatürk'ün istemeyeceği makam" derken, FETÖ komplosuyla Baykal'a çelme takıp oturduğu CHP Genel Başkanlığı koltuğundan bahsetmiyor.
Kemal Bey'in sözünü ettiği Atatürk'ün de katbekat fazla fiili yetkilerle oturduğu, Türkiye Cumhuriyeti'nin o şerefli makamı.
Kılıçdaroğlu, ayrıca "Her saldırıdan sonra başkanlık vurgusu yapılması bunu gösteriyor" demiş.
Bir kez daha ısrarla soralım Sayın Genel Başkan'a...
Teröristlerin, Türkiye'nin yeni hükümet modelini de tartışacağı yeni anayasayı engellemek için terör saldırısı yaptığından adınız gibi emin olduğunuzu söylüyorsunuz.
Sonuna kadar haklısınız Kemal Bey!
Küresel muktedirlerin tetikçisi FETÖ, PKK, PYD ve DEAŞ dört koldan ilk kez bu denli ciddi tartışılmaya başlanan yeni Anayasa'yı yapmamız için saldırıyorlar. Çünkü bu Türkiye'de vesayetin sonu, halkın egemenliğinin tescili anlamına geliyor.
Ancak bizim anlamadığımız, siz niçin teröristlerin "anayasayı tartışmayın" mesajına aracılık ediyorsunuz.
"Deşifre etmek, uyarmak için" mi?
İyi de siz de onlarla yanı şeyi söylüyor, talep ediyorsunuz.
"Cumhurbaşkanlığı sistemi tartışması Türkiye'nin gündeminden çıkartılmalı" diyorsunuz?
Nasıl olacak o "çıkarttırma" işi? Bombayla mı kendiliğinden mi?
Ajan provokatörleri aratmayacak şekilde "saldırılar devam edecek" türünden sözlerinize hiç girmiyorum bile.
Aslında şu son ve malum soruyu cevaplasanız hepsine yetecek ya...
Evet, Kemal Bey, demokrasi ve toplumsal uzlaşı adına "Ne güzel" dediğimiz her adımınızın ardından sizi düzeltme yapmaya zorlayan güç CHP Genel Merkezi'ne kaç bin km uzakta ikamet etmektedir?
Er ya da geç CHP'deki bu vesayet de bitecek!
Parti seçmenin iradesini temsil eden, paraşütle inmemiş gerçek, doğal sürecin ürünü gerçek liderlerine kavuşacak.
***
Topunuz gelin!
Cuma günkü yazımın altına şu notu iliştirmiştim.
"Şimdi CHP yönetimini eleştirdim, teröre karşı tavırlarını sorguladım ya, Genel Merkez'in paralı trolleri ekşi çöplüklerde falan adıma birkaç sayfa küfür ve hakaret entrisi döşenirler."
Sağ olsunlar cumartesi günü Twitter'da yanıt verdiler kendileri. Yanlarına PKK'lıları, FETÖ'cüleri ve bir kısım "kripto AKP'liyi" alarak...
Kemal Bey söyleyin çevrenizdekiler bıraksınlar bu işleri. Yıllardır terör örgütlerinin tehdidiyle yaşayan gazetecileri, montajla-şantajla susturamazsınız!
O makamdaki birine yakışmıyor. Ama çok istiyorsanız da topunuz gelin.
Ben sesimi kesmeyeceğim!
***
Kokudan anlamalıydık
CIA'nın, Türkiye'yi DEAŞ ile işbirliği yaptığı iftirası için özür dilediği saatlerde Hürriyet mesaideydi.
Eski baş kıro Ankara temsilcilerinin Pensilvanya'da Gülen'le verdiği samimi fotoğrafları sulandırmaya çalışıyordu. Yalçın Küçük 'ün kulakları çınlasın, Washington'un Hürriyet Temsilcisi de Türkiye petrol almamış olabilir ama DEAŞ'a gübre vermiş olamaz mı türünden çırpınıyordu.
Bu zavallılığa en güzel yorum Twitter'da Cemil Barlas'tan geldi:
"Asıl Hürriyet'te Türk malı gübre kullanılıyor!"