Türkiye'nin en iyi haber sitesi
MELİH ALTINOK

Sakın bizim yaptığımızı yapmayın ha!

Son üç yılda ülkece yaşadığımız tüm saldırıların nedeni Türkiye'nin geri döndürülemez biçimde değişmesi kaygısı.
Çünkü bürokrasinin esiri olmuş, yüksek yargı vesayetinde, sık sık terör eylemlerine ve darbelere maruz kalan Türkiye küresel muktedirler için ideal olanı. Böylece Ortadoğu tüm ekonomi politik dengeleri rahatça belirleyebilecekleri dikensiz gül bahçesi olacak onlara.
Tıpkı eskisi gibi...
İş bu hedef doğrultusunda yıllardır bölgenin en büyük güç potansiyeline sahip Türkiye'nin yönetilemez halde tutulması için çalışıyorlar.
Yıllardır darbeler, koalisyonlar, terör ve ekonomik krizden başka bir şey üretmeyen çarpık parlamenter sistemimizde ısrarcı olmaları bu yüzden.
Başkanlık sistemini seçen ABD hatta parlamenter monarşiyle yönetilen İngiltere gibi ülkeler bile bize "sizin için en iyisi mevcut parlamenter sisteminizdir.
Aman ha değiştirmeyin" diyorlar.
- O halde niçin siz de Türkiye'ye tavsiye ettiğiniz gibi parlamenter sisteme geçmiyorsunuz?
- Bizim koşullarımız farklı.
- Peki, yıllardır sömürmek hatta işgal etmek için çalıştığınız bir ülkenin ve halkının iyiliğini neden bu kadar çok düşünüyorsunuz?
Rakibinizin, onu güçsüz düşüreceğini söylediğiniz başkanlığa geçmesinden niye ödünüz kopuyor?
Cevap yok tabii. Sadece bir ton kıymeti kendinden menkul ekonomik ve politik oryantalist zırvalık. "Siz şöylesinizdir, sizin oralarda şu tutar, size uygun olan..."
Gidin işinize, yıllardır aynı tiyatro. Türk halkı kendisi için neyin iyi neyin kötü olduğuna kendisi karar verecek artık. Bugünün sömürgecilerinin bakış açısıyla değil... Tıpkı sadece ve sadece kendi azim ve kararlığıyla 100 yıl kadar önce tüm emperyalistleri topraklarından postaladığı gibi.
İstediğiniz kadar tetikçi, darbeci, işbirlikçi, terörist, profesör, işadamı, gazeteci, siyasetçi bulun, üzerimize salın.
Durduramayacaksınız!
O sandıktan çıkan olacak! Başkanlık ya da parlamenter sistemde devam... Ama illaki halkın istediği.
Bundan sonra böyle...

***

Sözcüde bir telaş telaş...
Yok, gazete Sözcü'den bahsetmiyorum. Onlar şimdilik Yılmaz Özdil düzeyinde enerji boru hatlarıyla haşır neşirler...
Bu kez CHP'nin Aydın Doğan Sözcüsü'den bahsediyorum.
MHP lideri Devlet Bahçeli "Başkanlığı halka sorarız" diyerek demokrat bir çıkış yaptı ya. Sözcüleri bulduğu ilk mikrofondan anında hakaretler eşliğinde haykırdı:
"Zinhar!" Şaşırmıyoruz elbette.
Zira bu akıl ve söylem, halkın meşru ve demokratik yöntemlerle kendini nasıl yöneteceğini tartışmasından hep öcü gibi korktu.
Bu kez de statükoya "ce" yapan Devlet Bey'i cesaretinden dolayı bir kez daha tebrik ediyoruz.

***

Bunlara ne oluyorsa?
Son tahlilde Türkiye'nin rakibi olan ABD'nin ya da batının bu ülke için iyi olanı istememesinde garip bir durum yok.
Beni şaşırtan, yaşadıkları ülkenin değişmesi ve gelişmesi ihtimalini barındıran her türlü tartışmaya anında ölümüne refleks veren bizimkilerin hali.
Türk halkının cumhurbaşkanını doğrudan kendi oyuyla seçmeye hazırlandığı günlerde de demokrasimize rest çekmişti, apar topar yan yana gelen bu beş benzemez.
Kimler kimler yoktu ki aralarında... Demirtaş'ı, Kılıçdaroğlu'su, Pensilvanya'daki terörist, Doğan medyası...
Hep bir ağızdan, patenti Kandil'e ait olan "Seni başkan yaptırmayacağız" sloganını atıyorlardı.
Allah kendine solcuyum, ilericiyim, yurtseverim diyen kimseyi emperyalistlerin mık deyicisi ve eskinin bekçisi yapmasın.
Ne acıklı.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA