Seçimlere az bir süre kala ABD kamuoyunun tek gündemi Demokratların adayı Hillary Clinton'ın sağlık durumu. Televizyonlardaki programlarda başka bir konu yok.
Tartışmaları başlatan, Clinton'ın geçtiğimiz günlerde bayılmak üzereyken korumalarınca apar topar aracına bindirildiği görüntüler oldu.
Clinton zatürree olduğu için rahatsızlandığını iddia ediyor. Ne var ki araca alındıktan kısa bir süre sonra dışarıya "turp gibi" çıkması "zatürree tedavisi bu kadar hızlı mı oluyor" göndermelerine neden oluyor.
Peki, sorun gerçekten ne; Clinton'ın gizlenmeye çalışılan bir hastalığı mı var?
Florida'da Anestezi Uzmanı Dr. Ted Noel, Clinton'ın parkinson hastası olduğunu iddiasında. Clinton'ın konuşmaları esasındaki istemsiz kol ve ağız hareketlerinin, gülmelerinin yanı sıra Clinton'ın hastalık sicilini de inceleyen Dr. Noel net konuşuyor.
Anlaşılan o ki, ABD'nin muktedirleri, Türkiye ve Ortadoğu politikalarını değiştirmesi sürpriz olmayacak Trump olmasın da kim olursa olsun noktasında.
******
ERDOĞAN "DÖNÜN" DEDİ AMA
ABD seçimlerinin bir numaralı gündemi dış politikadır. Çünkü ABD vatandaşları yeni kıtada yaratılan "vahanın" ancak dışarısı manipüle edilerek korunabileceğine inandırılmıştır.
Yani Amerikan rüyasının istikrarı, dünyanın "geri kalanının" istikrasızlığına bağlıdır.
Bu yüzden ABD seçimlerine yaklaşırken Latin Amerika, Uzak Asya ve mutlaka Ortadoğu gibi siyasi açıdan kırılgan fay hatlarının üzerindeki ülkelerde ortalık karışır.
Sıcak para hareketleriyle oluşturulan ekonomik krizler, toplumsal olaylar, terör ya da hiçbir şey kâr etmezse darbeler...
Türkiye, Washington'un Ortadoğu politikalarında kilit bir stratejik konuma sahip olduğu için, ABD seçimlerinin ceremesini en çok çeken ülke oldu.
ABD'nin tarih sahnesinde lider olarak belirdiği 2. Dünya Savaşı'ndan bu yana Türkiye'ye yönelik manipülasyon faaliyetlerinin zirve yaptığı dönemse kuşkusuz Erdoğan'ın iktidarına denk geldi.
Son birkaç yılda yaşanan dört koldan terör saldırılarının, Gezi gibi toplumsal kalkışma denemelerinin, hukuk infazlarının, medya suikastlarının yoğunlaşması ve nihayet işin darbe girişimine kadar vardırılması bu tespitin açık kanıtı.
Evet, 15 Temmuz'da ABD'nin Fetullahçı tetikçileri eliyle Türkiye'de kalkıştığı planı bozduk.
Ama bence derin bir soluk almak için henüz erken. Zira Türkiye ile ilgili mevcut ABD politikalarının devamı anlamına gelecek Hillary Clinton'ın başkanlığı henüz kesinleşmedi.
Trump pek çok ankette Clinton'ı geçiyor!
Bu nedenle, önümüzdeki dönem hedefleri arasında, Türkiye'nin Avrupa ile Asya arasındaki geçiş konumunu talileştirecek, enerji geçiş güzergâhlarını kontrol altına alacak bir PKK devleti kurulması olan ABD müesses nizamı panikte.
Başkan değişse de bir oldubittiyle ABD'nin kendini bu planın içinde bulmasını sağlayabilirler.
Türk askerinin sahada olduğu Suriye gibi, Türkiye'nin içini de yangın yerine çevirecek böylesi bir komplonun fitilinin alev alacağı alanlara azami dikkat göstermemiz gerek.
Aynen öyle, evlerimize girsek de 15 Temmuz'dan beri tuttuğumuz demokrasi ve vatan nöbetini ABD seçimlerine kadar aksatmadan devam ettireceğiz gibi duruyor.
*****
GEZ DÜNYAYI GÖR ARTVİN'İ MİYDİ O?