Öcalan'ın yakalandığı günden beri en büyük düşmanı PKK ve yasal kanadı.
Çözüm Süreci'nde İmralı'daki görüşmelere katılan üst düzey bir bürokrattan dinlediğim, bizzat Öcalan'a ait olan şu sözler sanırım tespitimin en net kanıtı.
"Hayatımda üç kez kendimi özgür, güvende ve rahatlamış hissettim.
Duvar yıkılıp da üzerimdeki Sovyet baskısı kalkınca...
Suriye'den çıkıp baba Esad'ın baskısından sıyrılınca...
Ve hapishaneye girip örgütün tehdidinden kurtulunca!"
Öcalan'ın dışarıdayken bizzat "en yakınındakiler" eliyle tertiplenmiş nice suikastı atlattığını biliyoruz.
Bu "içeriden" saldırılar, Öcalan İmralı'ya koyulunca "nitelik" değiştirdi, "organize" oldu.
Şimdi PKK da HDP de tabanlarındaki itibarından çekindikleri için Öcalan'ı direkt reddedemiyorlar.
Daha stratejik bir metotla hem Öcalan'ı hapisliğiyle vurup hem de onun hapisliğinden yararlanıyorlar.
Mesela, 2 yıl önce Newroz'da Öcalan'ın gönderdiği "silah bırakma konferansı toplayın" çağrısını "Önderlik T.C.'nin esiridir, devletle anlaştı, mesajına mesafeli yaklaşmak gerek" diyerek sümen altı ediyorlar.
2 yıl sonra da ellerinde malzeme kalmayıp sıkışınca ise, "T.C.'nin işbirlikçisi" dedikleri Öcalan'ın "uzlaşmaz tavrından dolayı devlet tarafından tecrit edildiği, hatta zehirlendiği" gerekçesiyle açlık grevine başlıyorlar.
Ortalığı ayağa kaldırıyorlar. Avrupa, ABD basınına "Önderinin izindeki cefakâr özgürlük savaşçılarıyız" mesajı veriyorlar.
Elbette yedi düvelin istihbarat servisiyle çalışmış, kaç hükümet, başbakan eskitmiş Öcalan da durumun farkında. Zaman zaman HDP yöneticilerine verdiği "meşhur oldunuz" türünden imalı uyarıları da bu yüzden.
Evet, aralarında tepişerek geçinip gidiyorlar. Mazlum Türklerin, Kürtlerin gençlerinin kanı, umutları ve gelecekleri üzerinde.
***
Zaten bayramda "oruç" olmaz
HDP ve PKK 15 Temmuz'dan bu yana Öcalan'dan haber alamadıklarını iddia ediyor. Bu gerekçeyle de bir süredir açlık grevi kampanyaları düzenliyorlar.
Ancak dün Anadolu Ajansı'nın geçtiği habere bakılırsa devlet bu kozu da ellerinden alacak. Zira habere göre Adalet Bakanlığı, Öcalan'ın bayramda ailesiyle açık görüş yapma başvurusunu kabul etmiş.
Bu gelişmenin ardından açlık grevlerinin bir an önce durdurulması gerekiyor. He "Çok acımadık" diyorlarsa bilemeyiz tabii.
***
Mezarlarına bir tas suyu...
Mehdi Eker. Deneyimli bir siyasetçi, AK Parti'nin kuruluşundan beri çizgisini koruyan kararlı bir demokrat, iyi bir entelektüel.
Dün Eker'in Diyarbakır Bismil'deki aile mezarlığında 5 ayrı noktada toprağın altına yerleştirilmiş toplam 640 kilo patlayıcı bulundu!
Engellenen planın korkunçluğunu bir düşünün. Bayram öncesi insanlar ölülerini ziyarete gidecekler ve tuzaklanmış patlayıcılarla katledilecekler!
İnsanın aklına ister istemez Mehdi Eker'in Fetullah Gülen'in iadesi için ABD'ye gidecek olan AK Parti heyetinin başındaki isim olması geliyor.
Çünkü 15 Temmuz Fetullahçı darbe girişiminin püskürtülmesinden hemen sonra devreye girip "2. Dalgayı" zorlayan PKK'nın Pensilvanya ile ilişkisi sır değil.
Acaba FETÖ PKK eliyle Eker'e ve partisine gözdağı mı vermek istedi?
Muhtemeldir, öğreneceğiz.
Kesin olarak bildiğimse, emperyalistlerin elinde kukla olmuş bir ajanın emriyle Kürtlere saldıran PKK'nın bu tarz eylemleriyle ayağına sıktığı, taban kaybettiği.
Çünkü aklı başında, namuslu, hiçbir insan, ister Kürt olsun, ister Türk, ister sağcı, ister solcu mezarlıklarda pusu atan, ölüleri bile rahatsız eden çakalların değil "siyasetini" desteklemek, ölüsüne bir tas su bile dökmez.