Türkiye'nin en iyi haber sitesi
MELİH ALTINOK

Ne zaman gireceğimize kendimiz karar verdik ve kazandık!

Küresel muktedirler ya da o çok bilinen adıyla "üst akıl" sanıldığının aksine sürekli savaşı değil, "dehşet dengesini" arzuluyor.
Çünkü böylece yatırımların, harcamaların ve piyasaların durduğu, sadece silahın satıldığı fiili savaştan fazlasını "satabiliyor." Para, önleyici güvenlik tedbirleri, istihbarat vs...
Kuşkusuz en iyi pazarlarından biri de Ortadoğu.
İşte Bölge politikalarına yön veren küresel muktedirlerin yıllardır Suriye'nin kuzeyinde bir PKK devleti kurmak için çalışmalarının nedeni de bu.
Zira böylesine bir terörist devlet, kâbusları olan Ortadoğu'da barış ve istikrarın panzehiri.
Erdoğan'ı bu plana mecbur edemeyeceklerini anlayınca "içeriden stratejik operasyonlarla," Türkiye'yi Suriye'ye "zamansız sokmaya" çalıştılar.
Böylelikle içeride FETÖ vesayetiyle, Gezi benzeri karmaşalarla ve terörle dört cephede savaşan Türkiye, Suriye'de de "bütün unsurlarla" karşı karşıya gelecekti. PYD, DAEŞ, Şam, İran ve hatta Rusya!
Sonucu düşünebiliyor musunuz?
Bir taşla iki kuş. Hem bölgede yalnızca bir PKK devleti değil, iki üç yedek terörist devlet daha kurulacak hem de Türkiye güçsüz dürülüp "direnemeyecek" hale getirilecekti.
Beceremediler...
Erdoğan oyuna gelmiyordu.
Muktedirler eldivenlerini çıkarttılar. PYD üniforması giydirdikleri lejyonerleriyle Suriye'de alana çıktılar. Yetmedi göstere göstere PKK'nın Suriye koluna helikopterle silahlar gönderdiler.
Bu arada Ankara'nın müdahalesini engellemek için de FETÖ'cü askerlerine Rus uçağı düşürttüler, ardından da darbe emri verdiler.
Ama hesapların üstündeki hesap tuttu. Darbe püskürtüldüğü gibi, Türkiye güvenliğini sağlamak için "her türlü yola" başvurma meşruiyeti de kazandı.
Ve Erdoğan doğru "saniyede" irade gösterip düğmeye bastı.
İşte size bugün Suriye'de, ABD, Rusya şu bu kimseye "gık" bile dedirtmeden tereyağından kıl çeker gibi PKK'yı ve DAEŞ'i süpürüp atmamızın "derin hikâyesi."

***

SURİYELİ MÜLTECİLER GERİ DÖNEBİLECEK

Türkiye'nin Suriye'de oluşturduğu fiili askeri durum, uluslararası dünyada kabul gördü.
G-20 zirvesinde izledik. Düne kadar Ankara'ya parmak sallayan ABD ve AB göz kaçırıyor. Şam rejiminin koruyucusu Putin bile "Türkiye'nin Suriye'deki operasyonu, Rusya için beklenmedik bir gelişme değildi" açıklaması yapıyor. Şimdiki adım Cumhurbaşkanı'nın G-20 zirvesinde açıkladığı gibi Suriye'de oluşturduğumuz ÖSO kontrolündeki kalkanın hava sahasını uçuşa yasak bölge ilan etmek.
Böylece Türkiye'ye, oradan da Avrupa'ya göç etmek zorunda kalan mülteciler o güvenli alanda tutulabilecek. Dahası Türkiye'deki Suriyeli mültecilerden ülkesine dönmek isteyenlere de "alan" açılmış olacak.
Rusya'nın ve Suriyeli mültecileri Game Of Thrones'ın "Ak Gezenleri" gibi korkuyla bekleyen AB'nin desteğiyle ABD bu işe ikna edilebilir.

***

HDP'Yİ ALDI YİNE BİR TELAŞ

İçerideki Çözüm Süreci'ni Suriye'deki Kürt devleti projesine endeksleyip masayı küstahça deviren HDP, Fırat Kalkanı operasyonu nedeniyle iyice hırçınlaştı.
Türkiye'yi açıkça 7-8 Ekim benzeri olaylar çıkartmakla, yeniden hendekler açmakla, hatta dün kadın eş başkanlarının dediği gibi "2. Darbeyle" tehdit ediyorlar.
HDP'lilerin, 2 gün önce Öcalan'ı bahane ederek başlattıkları açlık grevi de Türkiye'nin Suriye'den çekilmesi mesajını dünyaya duyurmak için.
Ama nafile. Yeseler de yemeseler de yenildiler.

***

ESAD MI ESED Mİ?

Esad'ı seçin bence. Ben öyle yapıyorum. Böylelikle zaman zaman değiştirmek zorunda kalmıyorum. Hem Esad daha kolay telaffuz ediliyor.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA