"Futbol genel gidişatın ortalamasıdır. Bu her zaman böyle! Memleket iyiye giderse futbol kalitesi de yükselir. Gidişat kötüyse futbol da kötü" diye yazmış Cumhuriyet yazarı Aslı Aydıntaşbaş.
Dün sosyal medyada "Bir örnek verir misiniz" diyenlere cevap yerine "hıh" çeken diplomatik yazar bence oturup hiç olmazsa siyaset yazarlığı yaptığı ülkenin yakın tarihini okumalı. Ama belli ki okumayla arası pek yok. Bir iki örnek ben vereyim.
Örneğin hanımefendinin söylediği gibi, Türkiye futbolunun en önemli zaferlerini yaşadığı günlere, 2000 yılına gidelim.
Evet, 17,500 faili meçhulün yaşandığı, 5 bin köyün boşaltıldığı 90'ların sonları.
28 Şubat'ın istibdadının sürdüğü günler. İnsanlar inançlarını gizlemedikleri için işlerinden atılıyor. Öğrenciler başörtülerinden dolayı polis marifetiyle okullarına sokulmuyor.
Ekonomi berbat. Küçük işletmeler bir bir batıyor. Kitlesel işten çıkartmalar var. Dönen çekler Türkiye rekoru kırıyor. Bu topraklarda ilk kez esnaf bile sokağa çıkıyor. Bankalar hortumlanıyor. Kısa bir süre sonra da Cumhuriyet tarihinin gördüğü en büyük ekonomik krizlerden biri yaşanacak.
Siyaset kurumu o kadar yozlaşmış ki, halk 2002 seçimlerinde bir önceki döneme dair ne kadar siyasi aktör, parti varsa sandığa gömecek. 14 yıl boyunca da "çıkartmayacak."
İşte böylesine karanlık bir atmosferde Galatasaray UEFA'yı ve Süper Kupa'yı alıyor.
Bence bu hanımefendi daha az konuşmalı ki, futboldan anlamadığı kadar siyasetten de bi haber olduğu anlaşılmasın.
***
Cihangir vakası
Dün sosyal medyanın gündemi Cihangir'de bir mekânı basan saldırganlardı. Haber bültenleri de konuyu ilk haber olarak işlediler.
İzlediğim görüntülerde bir adam barın içerisindeki üç adamı bağırarak, tehditlerle dışarıya kovuyordu. Ortam gürültülü, ancak saldırganın ağzından dökülen "oruç" sözleri de seçiliyor. Olayın mağdurları da saldırganların "Ramazan'da içmelerine tepki gösterdiğini" söylüyorlar.
Saçma sapan, zorbaca bir eylem. Kınamaktan başka üzerine söylenecek söz yok.
Ne var ki hep olduğu gibi bu tartışma da aynı sığlıkta konuşulmaya başlandı.
Birileri çıkıp bu zorbaları koskoca bir dine, İslam'a yamamaya çalıştı. Tabii oradan da "AKAPE'ye" yürüdü.
Karşılarındakilerse refleksi olarak savunmaya geçtiler.
Ortalık toz duman.
Bir tek saldırıyı yapanların kim olduğu konuşulmuyor. Ee, bu da bizde normal.
***
Fatih Terim ne yapacak?
Ne spor yazarıyım ne de futboldan anlarım. Sadece son dönemlerde arada futbol maçlarını izliyorum o kadar. Müsaadenizle Milli Takımımızın durumuyla ilgili gözüme çarpan bir iki şeyi söylemeden geçemeyeceğim.
1- Fatih Terim çok sinirli. Bir spor adamı profilinin dışında "çok havalı." Bence son maçta 3-0 yenildiği İspanya'nın teknik adamı Vicente del Bosque'nin sakinliğini ve mütevazılığını kendine örnek almalı.
2- İspanya yenilgisinden sonra Türk futbolunun yetiştirdiği en önemli isimlerden olan Arda'ya yönelik tepkiler vefasızca.
3- Yenilgisiyle ilgili olarak Fatih Terim'in kızına ve ailesine kadar varan tepkiler ahlaksızca ve kabul edilemez.
4- Milli Takım'ın yeni forması kadar, heyetin çakma İtalyan takım elbiseleri de çok kötüydü.