Türkiye'nin en iyi haber sitesi
MELİH ALTINOK

Demirtaş haksız mı Altan Bey?

Herkesin "bir yol ayrımında olduğunu" kaydeden Altan Tan, "Şiddet, çatışma ve topyekûn savaş ile demokratik ve meşru siyaset arasında nihai bir tercihte bulunmak gerekmektedir" sözleriyle bir tartışma başlattı.
Siyaset yazarları "Yeni bir parti mi geliyor" diye konuşmaya başlamışken Tan'a cevap HDP Eş Başkanı Selahattin Demirtaş'tan geldi. Demirtaş "Yol ayrımında olan Altan Bey'dir. Biz bir yol ayrımında değiliz" dedi.
Şimdi Demirtaş haksız mı?
HDP'de değişen ne var ki, adamlar gayet tutarlı işte. Hadi, Çözüm Süreci devam ederken, Öcalan'ın hareketi Gezi koalisyonu dışında tutmayı başardığı günlerde Altan Bey de bu partinin barış için rol üstlenebileceğine inandı diyelim. Peki ya sonrası?


Demirtaş ve genel merkezleri 7-8 Ekim'de 50 vatandaşın hayatını kaybedeceği sokak kalkışmasının fitilini ateşlerken neredeydi kendisi?
Ya da 7 Haziran sonrası 80 vekile, 100 belediyeye, Kobani tiyatrosunda arkalarına aldıkları ABD'ye ve ülkede hükümet kurulamamasına güvenip "gün bugündür şunları bir sallayalım" dedikleri dönemde ne âlemdeydi?


İlk kez güçlü bir siyasi iktidar çözümün siyasi riskini bu denli cesurca üstlenmiş ve tabanını da ikna etmişken o neyle uğraşıyordu?
Hani partisi o günlerde "seni başkan yaptırmayacağız" şımarıklığıyla koskoca bir milletin geleceğine kastediyordu ya...
Onlarca şehit ve sivil kayıp verilirken, binlerce genç Kürt milliyetçiliği soslu bir tetikçiliğin pençesinde kurban edilirken ne yapıyordu Tan? Hemen söyleyeyim. TV programlarında retorikle zevahiri kurtarıyordu.
Tamam, Altan Bey partinin diğer vekillerine göre daha "makul" bir isim olabilir, kabul.
Ama "yeni bir yolculuğa çıkmak" için yalnızca, kendisine "biz hep aynıydık, yeni mi fark ettin" diye cevabı yapıştıranları eleştirmesi yeter mi

***

Hakan Şükür de hocaya kaçmış
"Ben eski bir milletvekili olabilirim ama asıl kimliğim futbolculuktur. Evim, barkım, ailem, yatırımlarım Türkiye'den kaçıyor demek iftiradan öte bir şey değildir, bunun da hangi basın organlarınca körüklendiğini tüm Türkiye biliyor." (Hakan Şükür, 18 Aralık 2015, Cumhuriyet röportajı) "Müvekkilim Amerika'ya taşınmıştır." (Şükür'ün avukatı Ali Onur Günçel, Bakırköy 28. Asliye Ceza Mahkemesi'ndeki dünkü duruşma.) Fazla söze gerek yok, ne olduklarını herkes biliyordu zaten, bir kez daha tescillendiler. Sahi "hocaya kaçtıklarını" ayetler okuyarak yalanlayanlar, Akın İpekler, Ekrem Dumanlılar, Emre Uslular, Tuncay Opçinler nerede? İnsan hakikaten hayret ediyor, hâlâ bunları eleştirenlere beddualar okuyup, suçlarını, günahlarını üstlenenler var memlekette. Bu nasıl bir sarhoşluktur?

***

İsviçre AB'yi hafızasından bile sildi
Avrupa Birliği'nin kimi yetkilileri Türkiye'ye üyelik için, "terörle mücadeleye son ver, HDP'lileri yargılama" türünden keyfi kriterler koya dursun birlik çatır çatır çatırdıyor. 22 Haziran'da AB'den çıkıp çıkmamayı oylayacak İngilizlerin ne karar vereceği merakla beklenirken, Birliğe karşı bir hamle de İsviçre'den geldi. İsviçre Parlamentosu, AB'ye 1992'de yapılan üyelik başvurusunun geri çekilmesi yönündeki tasarıyı kabul etti. Böylece İsviçre halkının yarısından fazlasının zaten reddettiği üyelik başvurusu, ülkenin kolektif hafızasından bile silinmiş oldu.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA