CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu'nun ve kurmaylarının ağzından haftalardır küfür ve mide bulandıran ifadelerden başka bir şey çıkmıyor. Bugünlerde gözde kelimeleriyse "kan!"
Kılıçdaroğlu'nun bu belaltı tarzının başarısızlığından kaynaklanan duygusal bir patlama değil siyasetin asgari diyalog zeminini ortadan kaldırmayı hedefleyen sistematik bir plan olduğunu düşünüyorum.
Kılıçdaroğlu "istediğini" katıldığı her şehit cenazesinde yumurtalarla ve yuhalamalarla alıyor. Bereket vatandaş sağduyulu, adaplı ama anlaşılan onun istediği daha fazlası. Zira dünkü grup toplantısında da yine mide bulandırıcı kan retoriğine sarıldı.
İktidar partisinin programında ilan ettiği meşru bir hedefini parlamentonun onayıyla yaşama geçirme olasılığına karşı kan dökme tehditleri savurdu.
Bu esnada grupta kendisini dinleyenler de Türkiye Cumhuriyeti'ni temsil eden Erdoğan'a Kılıçdaroğlu'nun bile anlayabileceği bir dille küfrediyorlardı. CHP Genel Başkanı ise, ev sahipliğinde gerçekleşen, en hafif tabirle terbiyesizlik karşısında gülümsemekle yetindi.
Yazık, hakikaten yazık! Ne siyasetin ne de asgari ahlak ve insanlığın kaldırabileceği bu tablodan medet uman Kılıçdaroğlu'na kimse "istediğini" vermemeli.
Siyasi temsilcilerine küfür edilen AK Partililer de; eğrisiyle doğrusuyla bir geleneği temsil eden partilerinin adı bizzat oy verdikleri Genel Başkan tarafından yerlere düşürülmüş CHP'liler de...
Zira tedavisinin ilk aşaması bu.
"KILIÇDAROĞLU TEDAVİ EDİLMELİ"
CHP GRUBU'NDA UTANÇ VERİCİ SLOGANLAR
Kılıçdaroğlu, o koltuktan kalkınca kocaman bir hiç olduğunu anlamalı. Anlamalı ki, milyonlarca seçmenden ülkenin gerçek sorunlarıyla ilgilenmek ve iktidar olmak için aldığı krediyi, partisinin kurduğu Cumhuriyet'te demokrasiyi dinamitlemek için kullanmayı usulca terk etmeli.
Evet Kılıçdaroğlu artık bir Türkiye problemidir.
***
CAN'IN PUSULASI ARTIK AYAR TUTMUYOR
BM Dünya İnsani Zirvesi, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın ev sahipliğinde İstanbul'da gerçekleştirildi. Dev bir organizasyondu. Türkiye'nin öncülüğünde 60'a yakın devlet ve hükümet başkanının katılımıyla başta Suriye olmak üzere insan yardım alanındaki sorunlara çözüm arandı.
Zirveye Daniel Craig'den Sean Penn'e kadar pek çok ünlü isim de destek verdi. Bu prestijli zirve tüm dünya basınında geniş yer bulurken, ev sahibi ülkede çıkan Cumhuriyet gazetesinin manşeti gelecek nesillere bile yetecek kadar ibretlikti: "AB'den hızla uzaklaşıyorsunuz!"
İlahi...
"HER TÜRLÜ TERBİYEDEN YOKSUN BİR GÜRUH VAR"
***
UYUM VE İCRAAT KABİNESİ
Binali Yıldırım Başbakanlığı'ndaki 65. Hükümet kuruldu. Kabine'de ciddi değişiklik yok. Kabine'ye siyasi açıdan baktığımızda, partideki eğilimler ve tabandaki tüm Cemaatler de dahil siyasi dengelerin gözetildiği açık.
Kabine'de ekonomi yönetimine de uluslararası piyasalarla dengeleri koruyacak şekilde ağırlık verildi. Bunun yanı sıra Ulaştırma, Enerji ve Sağlık bakanlıkları gibi Ak Parti'nin alametifarikası sayılacak alanlara başarılı icracı isimler atandı.
Piyasalar da bu tabloyu anında satın aldı. Dolar düşerken, borsa yükseldi. İş çevreleri yaptıkları açıklamalarla memnuniyetlerini belirttiler.
Nihayet! Zira nefes nefese bir yarışta koşan Türkiye'nin daha fazla duraklama şansı yok. Bir an önce kaldığı yerden koşmaya devam etmeli.
Bölgesel politikalarda tekrar etkili ve güçlü bir aktör konumuna yükselerek içeride refah ve huzur bekleyen kitleleri tatmin etmeli.
"BÜTÜN AK PARTİLİLERİ SAVCILIĞA SUÇ DUYURUSUNDA BULUNMAYA DAVET EDİYORUM"