Türkiye'nin en iyi haber sitesi
KEREM ALKİN

Güvenliğin ‘ekonomisi’ ve ekonominin ‘güvenliği’

Birbiriyle iç içe geçmiş bu iki kavramın, hayli meşakkatli zaman dilimi içinde, başarıyla yürütülmesi Türkiye için kritik önemde. Türkiye ekonomisinin uluslararası terör ve istihbarat birimlerinin bileşkesi haline gelmiş bir küresel yapı ve Türkiye'deki uzantıları vasıtası ile 'kıskaca alınma' sürecine, imalat sanayi, hizmetler ve perakende sektörleri var güçlüyle direniyor ve cevap veriyor.
2017'nin ilk 6 ayında, ABD'nin seçilmiş 45. başkanı Trump'ın ekibi ve politikaları yerine oturana kadar, küresel siyasi belirsizliğin çalkantısına karşı, Türkiye ekonomisinde günlük aktiviteyi, ticari hayatı canlı tutacak her türlü tedbiri düşünmemiz gerekiyor. Bu tedbirlerin bir kısmı kamu mali dengesi ile bağlantılı. Vergi ve vergi dışı normal gelirlerde, çeşitli mal ve hizmetlerin dolaylı vergileri veya tapu harçlarında ne oranda bir alan, imkân var; üzerinde çalışmamız gerekiyor.
Ekonominin 'güvenliği'nin sağlanması, piyasada nakdin dönebilmesi, bankacılık sektörünün kredi imkânları açısından elinin rahatlatılması, alışverişin canlandırılması, ihracatın desteklenmesi, yatırımların hareketlendirilmesi ve ekonomik büyümenin belirli bir seviyede tutulması, güvenliğin 'ekonomisi' açısından da hayati önem taşıyor. Ekonomik aktivite ne kadar güçlü kılınır, kamunun vergi ve vergi dışı normal gelirleri ne kadar sürdürülebilir kılınır ise, Türkiye'nin güvenliğinin finansmanı da o ölçüde kolayca yönetilebilir.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın 'seferberlik' çağrısı doğrultusunda, özel sektör ve kamuda yatırımların devam ettirilmesi, istihdamın sürekliliğinin sağlanması, ekonomik aktivitenin canlı tutulması, güvenliğin 'ekonomisi' için gerekli olan kaynağın oluşturulması adına, 'seferberlik' kavramının anlamını perçinlemekte.

Türkiye'ye 'Teknoloji Bankası'
Muhaliflik adına, Türkiye'nin 'Suriye'ye benzeyeceğini' dile getirecek kadar 'gözü dönmüşleri' ne ölçüde silkeler ve kendine getirir bilemem;
Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nun En Az Gelişmiş Ülkelerin bilim, teknoloji ve inovasyon kapasitelerinin güçlendirilmesi amacına yönelik, "Uluslararası Teknoloji Bankası"nın Türkiye'de kurulmasını onaylaması önemli bir gelişme.
Yazılarımda defalarca okudunuz, bu Türkiye'nin Avrasya'da üstlendiği 'kapsayıcı' rolü doğrulayan, perçinleyen bir gelişme.
Bu adım, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın 2011'de Türkiye adına verdiği bir taahhüttü.
Türkiye, En Az Gelişmiş Ülkelerin BM 2030 kalkınma hedeflerine ulaşabilmeleri adına, yoksullukla mücadelede teknolojinin öne çıkarılması adına, önemli bir görev üstleniyor.
Özel sektör de silkinip, ekonomiye asılmalı.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA