1. Sanayi Devrimi'nin başlangıcını temsil eden 1750'de, Çin, Hindistan, Pakistan ve Osmanlı İmparatorluğu'nun içinde yer aldığı '3. Dünya', dünya mal ve hizmet üretiminin yüzde 73'ünü gerçekleştirir iken, Avrupa'nın payı yüzde 23.2, ABD'nin yüzde 0.1'di. İlk 150 yıl sonunda ve bilhassa 1830-1860 'buhar devrimi' ile Avrupa dünya mal ve hizmet üretiminde payını yüzde 62'ye, ABD yüzde 23.6'ya çıkarır iken, 3. Dünya'nın payı yüzde 11'e gerilemişti. 1978'de Çin'in dünya üretiminde payı yüzde 2'ye gerilemişti. 1950'de ABD'nin dünya üretiminde payı tek başına yüzde 53'tü. Kapitalist Sistem'in, Batı'nın ve Soğuk Savaş'ın en güçlü 'hegemon'uydu. IMF, Dünya Bankası, OECD, Dünya Ticaret Örgütü, BM ve NATO bazlı bir uluslararası ekonomik çevreyi kendi kontrolünde, büyük titizlikle oluşturdu.
1980 başında, Atlantik, ABDAB beraberliği dünya mal ve hizmet üretiminin yüzde 52.4'üne hâkim iken, Çin ve Hindistan'ın payı sadece yüzde 5.3'tü. Bugün, aynı Çin ve Hindistan'ın payı yüzde 25'e yükselmiş, ABD-AB'nin payı yüzde 39'a gerilemiş durumda. OECD'nin 'küresel ekonomi 2060' raporu, 2030'da Çin- Hindistan ikilisinin payının yüzde 39'a çıkacağını, ABD-AB ikilisinin payının yüzde 30'a gerileyeceğini gösteriyor. 2060'ta Çin-Hindistan'ın yüzde 46'ya çıkacağı, ABD-ABD'nin yüzde 25'e ineceği öngörülüyor. Uluslararası raporlarda, 220 yıl sonra, 'güneş yeniden doğudan doğuyor' ifadeleri ile, Asya'nın geri dönüşü konuşuluyor. Atlantik Platosu dibe giderken, Pasifik Platosu'nun yükselişi, küresel ekonomi- politiğin bir numaralı gündem maddesi.
Pivot ülke Türkiye
Dünya ekonomi-politiğinde Pasifik ağırlıklı yeni bir oyun kuruluyor ve Rusya, Putin, bunun farkında olması nedeniyle, Çin ve Hindistan'la ilişkileri derinleştirme gayreti içinde. Şanghay İşbirliği Örgütü'nün varlığı bu işbirliğini pekiştirmek üzerine. Türkiye ise, bu küresel sıklet merkezi değişikliğinin tam ortasında, Avrasya'nın kaderini değiştirecek 'pivot' ülke olarak öne çıkıyor. Türkiye ve Hindistan'ın yapacakları tercihler, sıklet merkezi değişikliğinde kalıcı sonuçları da beraberinde getirecek.
Peki, Atlantik ne yapıyor; FETÖ, PKK, DAEŞ başta olmak üzere, Türkiye ve bölgesinde, terörü en vahşi şekilde, bu sıklet merkezi değişikliğini durdurmak için kullanmaya çalışıyor; Türkiye'ye "Atlantik'ten ayrılma" mesajı vermeye kalkıyor. Ve bu 'hastalıklı zihniyet', hızla Türkiye'yi kaybediyor. Yazıklar olsun, Türkiye'ye bu zulmü yapanlara dik duracağına, bizleri eleştiren, hor gören zihniyete.