2014'teki temayül yoklamasından birinci çıkmış olan Yıldırım'ın, kongre öncesi yoklamadan da %80 oranında onay alması şaşırtıcı olmamıştı. Nitekim Yıldırım, 1411 delegenin hepsinin oyunu alarak Ak Parti Genel Başkanı oldu.
Kongredeki değişiklik bununla sınırlı değildi. 29 Nisan'da Davutoğlu'nun parti üzerindeki yetkilerini geri alan, partinin en yüksek karar organı olan Merkez Karar Yürütme Kurulu'nda da 20 kişilik bir değişim yaşandı. Yeni MKYK'da yer almayacak isimlerin bir kısmının bakanlık koltuğunu koruyacağı tahmin ediliyor.
Bakan olanın aynı zamanda MKYK'da yer almaması şeklinde bir yol tercih edilmiş sanırım ve böylelikle parti-hükümet arasındaki güç dağılımı dengelenmek istenmiş. MKYK'ya yeni katılan isimlerin önemli kısmının partinin gençlik kollarından yetişen isimler olması ve MKYK'daki kadın oranının da yükseltildiği göz önüne alınırsa, bunu genç kuşakların ve kadınların önünün açılması olarak okumak da mümkün.
Sayın Davutoğlu'nun Genel Başkanlık koltuğuna veda konuşmasında belirttiği üzere 'güç sarhoşluğu'na düşmemek gerekir. Mesele Ak Parti kadrolarına, bürokrasi kadrolarına, devletin kılcal damarlarına hükmetmek değildir. Mesele, milletin arzu ettiği yönde ilerlemek, terörle 'ama'sız mücadele etmek, halkın seçtiği Cumhurbaşkanı'nın yok sayılmadığı bir sistem dönüşümü için çaba harcamak ve eriyen Merkez Bankası kasasını zenginleştirmeye yönelik adımlar atmaktır. 1 Kasım seçimlerinde halkın Ak Parti'ye teveccühü bunu gerektirir.