Anemi, yani kansızlık, yeni doğan bebeklerden yaşlılara kadar tüm yaş gruplarında görülen bir hastalıktır. Kansızlık denildiğinde akla ilk gelen hemoglobindir. Çünkü anemi tanısı, kandaki hemoglobin değerinin olması gerekenin altında görülmesiyle konur.
Hemoglobin, kanda solunum organından dokulara oksijen, dokulardan solunum organına ise karbondioksit ve proton taşımakla görevlidir. Alyuvarlarda bulunur ve demir ihtiva eder. Kandaki kırmızı rengi ve sağlıklı kişilerin cildinde oluşan pembe rengi veren temel yapıdır. Dünya Sağlık Örgütü, kanda bulunması gereken hemoglobin değerini yaş gruplarına göre belirlemiştir. Buna göre, erişkin erkeklerde 13 g/dl, kadınlarda 12 g/dl, 0-6 yaş çocuklarda 11 g/dl ve 6-14 yaş çocuklarda 12 g/dl alt sınır olarak kabul edilir. Bu miktarın altında ölçülen hemoglobin değeri kansızlık belirtisidir.
Yapılan araştırmalar; dünya genelinde her beş erkekten birinde, yani erkek popülasyonun yüzde 20'sinde, her üç kadından birinde, yani kadın popülasyonun yüzde 35'inde, her iki hamileden birinde, yani gebe popülasyonunun yüzde 50'sinde ve her beş çocuktan ikisinde, yani çocuk popülasyonunun yüzde 40'ında kansızlığa rastlandığını gösteriyor. Bu rakamlar oldukça yüksek.
Anemi görülme sıklığı gelişmiş ve az gelişmiş ülkeler arasında da farklılık gözleniyor. Gelişmiş ülkelerde yaşayan çocukların yüzde 4-20'sinde anemi gözlenirken az gelişmiş ülkelerde bu oran, yüzde 80'lere kadar çıkıyor. Ülkemiz çocuklarında da durum oldukça benzer. Türkiye'de yaşayan her iki çocuktan birinde kansızlığa rastlanıyor.
Aneminin türleri vardır. Dünya genelinde en sık rastlanan anemi türleri arasında demir, folik asit ve B12 vitamin eksikliğine bağlı kansızlık yer alır. Her birinin belirtileri benzerlik gösterse de birbirinden ayrılır.
DİLİN YAPISI BOZULUR
Hemoglobinin en önemli parçası demirdir. Bu sebeple demir eksikliği aneminin en temel nedenleri arasında yer alır. Demir eksikliğine bağlı aneminin en temel bulguları arasında gıda maddeleri dışındaki şeylere karşı duyulan yeme isteği yer alır. Toprak, kireç ve nişasta en bilinenler arasındadır. Dudak çevresi ve tırnaklarda çatlak, tırnak ve dil yapısında bozulma diğer belirtilerdir.
DEMİR TAKVİYESİ GEREKEBİLİR
Aneminin önlenmesi için besinlerle yeterli demir alınmalıdır. Anne sütü alan bebeklerde ilk aylarda demir verilmesine gerek yoktur ancak 4-6'ncı aydan sonra demir takviyesi gerekir. Genellikle 1 yaşına kadar ek demir gerekmekle birlikte çocuğun aldığı diğer besinler göz önüne alınarak çocuk hekimi tarafından bir düzenleme yapılmalıdır. Mamayla beslenenlerde ise, günümüzdeki mamaların hemen hepsinde demir bulunduğundan, bunların içerdiği demir bebeğin gereksinimini karşılayabilir. Mamanın demir içeriği ve alınan mama miktarı ile diğer ek besinler göz önüne alınarak ek demir verilmesine gerek olup olmadığına hekim tarafından karar verilir. Prematüre doğan bebeklerde demire daha erken (birinci ayın sonunda) başlanması gerekir. Her durumda demire başlanmasına ve dozuna hekim tarafından karar verilmelidir.
Bebeğiniz altıncı ayını bitirdiğinde, onu emzirmeye devam etmekte ısrar etmenizin sandığınızın aksine ona zararı vardır. Anne sütünde olmayan nadir minerallerden biri de demirdir ve gıdalar sayesinde alınabilir. Vakti geldiğinde bebeğinizi demirden zengin gıdalarla beslemeniz gerekir. Özellikle hazırladığınız çorbalara, inek ve koyun eti ilave etmeniz gerekir. Yeşil mercimek de demirden zengindir ve bebeğinizin çorbalarına ilave edebileceğiniz bir alternatiftir.
GIDALARDAKİ DEMİR ORANLARI
100 gr dana etinde, 2-40 gr demir bulunur. En yoğun demirin dalakta bulunduğu tespit edilmiştir.
100 gr tavuk-hindi etinde 2-13 gr demir olduğu biliniyor. En yoğun demir, tavuk ciğerinde mevcuttur.
Baharat ve kuruyemişler arasında demirden en zengin olanlar, kabak çekirdeği ve susamdır.
Baklagiller arasında demirden en zengin olanlar, soya fasulyesi (16 gr) ve mercimektir (7.5 gr).
DEPRESYONA YOL AÇABİLİR
Demire bağlı anemide genelde demir ilacı takviyesine başvurulur. Ancak bu tedavide bilinmesi gereken en önemli ayrıntı, tedavinin süresi ile ilgilidir. İlaç tedavisinde -genelde- bir ayın sonunda değerler normale oldukça yakın hale gelir. Ancak tüm depoların dolması açısından tedavinin muhakkak üç ay devam etmesi gerekir.
Sık rastlanan bir diğer anemi sebebi ise folik aside bağlı kansızlıktır. İnsan vücudu kan hücreleri oluşturmak için folik aside ihtiyaç duyar. Yeterli miktarda folik asit bulunmadığında üretim de az ve yetersiz kalır. Buna bağlı olarak da anemi gelişir. Folik asit eksikliğine bağlı aneminin belirtileri arasında depresyon, ishal ve şişmiş dil sayılabilir.
KİLO KAYBI VE HALSİZLİK OLUR
Kemik iliğinden kırmızı kan hücresi üretilebilmesi için B12 vitaminine ihtiyaç vardır. Bu vitaminin eksikliği halinde yeterli miktarda hücre üretilemez ve anemi gelişir. B12 eksikliğine bağlı anemidek; el ve ayaklarda duyu kaybı ve ürperme, sarı ve mavi renkler için renk körlüğü, ağrılı dil, kilo kaybı ve koyu cilt rengi sayılabilir.
Aneminin ortak belirtileri arasında cilt renginde solukluk; en belirgin görülenidir. Bunun ardından halsizlik, çabuk yorulma, kalp ritminde artış, solunum hızının artması, iştahsızlık, bebek ve çocuklarda büyüme geriliği sayılabilir.