İlk yardım, hayat kurtarır. Özellikle kendini korumayı henüz öğrenmemiş çocuklarda anlık kazalar olağan rutinlerden biridir. Ebeveynler olarak bizlerin, basit gibi görünen ancak zamanında müdahalenin son derece önemli olduğu ufak kazalara karşı bilinçli olmamız gerekir.
Çocukların başına gelen kazalar denildiğinde akla ilk gelenlerden biri şüphesiz bisiklet kazalarıdır. Bu kazalar için alınacak ilk önlem, çocuklarınızın bisiklete uygun yerlerde bisiklete binmelerini sağlamaktır. Akan trafikte ya da engebeli yollarda bisiklet sürmek riski arttıran en önemli sebeplerdir. Kaza sonrası cilt bütünlüğü bozulduysa mutlaka temiz su ile yıkayıp ardından temiz bir bezle yaranın üstünü örtmeniz gerekir. İç organ yaralanmaları, ilerleyen günlerde ortaya çıkabilir. Eğer kaza ciddi görünüyorsa ilk anda şüphe duymasanız da çocuğunuzu bir hekime göstermenizde fayda olabilir.
PAMUKLU KIYAFETLER GİYİN
Özellikle yaz aylarında sıcak çarpmaları sıklıkla karşılaşılan ve son derece ciddi bir durumdur. Sıcak hava, pişikten sıcak kramplarına kadar pek çok tehlikeli durumun gelişmesine sebep olabilir. Bunların içinde en tehlikelisi, sıcak çarpmasıdır.
Hayati risk oluşturur. Yüksek ateş, bilinç bulanıklığı, halsizlik, baş ağrısı ve yorgunluk gibi belirtileri vardır. Alınabilecek ilk önlem, öğle sıcağında dışarıda bulunmamaktır. Çok sıcak günlerde bol su tüketmek, serin duş almak ve ince-pamuklu giysiler giymek çok önemlidir. Şüpheli bir durumda vücut ısısını düşürmeye yönelik serinletme çalışmaları yapın, durum devam ederse bir sağlık merkezine başvurun.
KOPAN PARMAĞI BUZLA TAŞIYIN
Burun kanamalarında çocuğunuzun başını geriye yaslamamasına dikkat edin.
Farklı bölgelerdeki kanamalarda, yarayı bol ve temiz su ile yıkayın, yaranın biraz yukarısından yine temiz bir bez ile sıkıca bağlayarak kan akışının yavaşlamasını sağlayın. Uzuv kopmalarında kopan parçayı, temiz bir poşet içine koyun ve ağzını sıkıca bağlayın. Ardından soğuk su ya da buz dolu bir başka kaba koyun ve parçanın su ya da buza direkt temasından kaçının.
Herhangi bir kesik ya da kaza sonucu cildinizde yara meydana geldiğinde o bölgedeki hücreler harekete geçer. Yaranın kenarlarından başlayarak yeni hücreler oluşup gelişerek birbirlerine doğru hareket ederler. Böylece yara, kapanmaya başlar. Hücrelerin bu rutini gerçekleştirebilmeleri için belli ortam şartlarına ihtiyaçları vardır. Nemli ortam, bu eylem için gereken ilk şarttır. Eğer yaranızın üzerini sıkıca bandajlar ve bölgeyi kuru bırakırsanız, yenilenmesi gereken hücreleriniz bu görevi yerine getiremezler ve yaranız kapandığında cildinizde istenmeyen izler bırakırlar. Yaralı bölgeyi tamamen açık bırakmak da doğru yöntem değil elbette. Hiçbir bandaj kullanılmadığında zaten açık olan yara, mikrop ve bakteriler için muhteşem bir giriş kapısı halini alır.
Enfeksiyon riskine karşı yarayı muhafaza etmek, iyileşmenin hızlı ve doğru ilerlemesi için ilk şarttır. Bu durumda yaranızı sarmanın en iyi yolu, hava almasına ve nemli kalmasına müsaade edecek kadar gevşek sarmaktır.
YARA TAMAMEN KURU KALMAMALI
1995 yılında, Annals of Plastic Surgery (Estetik ve Plastik Cerrahlar) tarafından domuz yaraları üzerinde yapılan bir araştırmada karşılaştırmalı bir yöntem kullanılmış.
Belirlenen domuzların yaraları, ıslak, nemli ve kuru olmak üzere üç farklı tipte bandajla sarılmış. Ortaya çıkan sonuç oldukça aydınlatcı: Islak bandajla sarılan yara, kuru bandajla sarılana göre iki, nemli bandajla sarılan yaraya göre ise bir gün önce iyileşmiş.
Ayrıca, ıslak veya nemli bandajla sarılan yaralarda çok daha düşük seviyede nekroz oluşmuş ki bu durum iyileşmeye çalışan bir yara için son derece önemli. İyileşme sonuçları incelendiğindeyse, yine ıslak veya nemli bandajla sarılan yaraların kaliteli -pürüzsüzbir görüntüye sahip olduğu tespit edilmiş.
Yapılan bu iki çalışmada da domuz kullanılmasının tek sebebi, hayvanlar arasında insan cilt yapısına en yakın olanın domuzlar olmasıdır. 'Domuzlar üzerinde yapılan araştırmalar beni ikna etmeye yetmiyor, insanlar üzerinde yapılan bir araştırma yok mu?' diyenlerdenseniz, 2008 yılında 20 gönüllü insan üzerinde yapılan bir araştırma ilginizi çekebilir. Araştırmaya katılanların bir kısmının yaraları çeşitli şekillerde bandajlanırken bir kısmınınki açık bırakılmış ve yaralar; 1, 3, 5, 7, 10 ve 14'üncü günlerinde parlaklık ve kapanma oranları açısından incelenmiş. Araştırmaya dahil edilen tüm kişilerde ciddi anlamda iyileşme gözlenirken, bandajlanan yaralardan elde edilen sonucun çok daha kaliteli olduğu tespit edilmiş. Ayrıca yaraların enfeksiyon kapma oranları dikkate alındığında, bandajlananların daha düşük enfeksiyon seviyesine sahip oldukları da gözlemlenmiş. Yaranızı bandajlayın ancak tamamen kuru ve nemsiz kalmasına sebep olmadan -çok sıkı sayılmayacak şekildebandajlayın.
Özellikle parmak kesiklerinde refleks olarak yaramızı hemen ağzımıza götürürüz.
Oysa bu, son derece yanlış bir davranış.
Ağız bakteriyel anlamda kesinlikle temiz sayılamayacak bir bölgedir. İnsan ağzı, çeşitli bakterilerle doludur ve açık yaralarla temas ettiğinde kolayca bulaşarak cildimizden içeri girebilirler.
KEMİĞİNİZİN KIRILDIĞINI ASIL ANLARSINIZ?
Öncelikle duyduğunuz seslere dikkat edin! Kemikler kırıldığında, olay anında dahi duyabileceğiniz bir çıtırtı sesi ortaya çıkar.
Söz konusu bölge aniden ve ciddi oranda şişmeye başlar.
Kırığın yaşandığı bölge, kırmızımor ya da siyah-mavi renk alarak çürük görüntüsü oluşur.
Söz konusu bölgeye dokunmak çok güçtür. Eğer bir kırıkla karşı karşıyaysanız, son derece hassas bir temas bile hastaya ciddi acı verir.
Kırılan kemiğin içeriden baskı yaparak cilt üzerinde oluşturduğu kabartı, çıplak gözle görülebilecek bir hal alır.
Kemiğin kırıldığı bölgede eğrilikler meydana gelir ve kırığın oluştuğu yerde çukur oluşur. Çukurdan sonra meydana gelen kabarıklık, şişlikten farklı bir görünüme sahiptir ve kolayca ayırt edilebilir. kanama varsa durdurulmalı
Bacakta meydana gelen kırıklarda, bacağa yüklenmek son derece zordur ve kırık şüphesi varsa kesinlikle uzman yardımı gelene kadar ayağa kalkmamak gerekir.
Uzman yardımı ulaşana kadar yapılması gereken ilk şey, kanama var ise onu durdurmaktır. Bunun için ulaşabildiğiniz temiz bir bez ya da benzer bir şeyle kanamanın olduğu yerin biraz üstünden bölgeyi sıkıca bağlayın.
Kırık şüphesi varsa bölgeyi kıpırdatmamaya özen gösterin. Bulabildiğiniz bir tahta parçası ya da benzer düz bir plakayı dikkatlice kırığın oluştuğu bölgenin altına (bacak veya kol gibi bölgelerde uzvu sabitlemek için çok önemlidir) yerleştirin ve hareket etmesini engelleyin.
Kırığın oluştuğu bölgeye buz kompresi uygulayın. Her iki-üç saatte bir 15'er dakika uygulayacağınız kompres; hem acıyı, hem de morluk ve şişlik oluşumunu yavaşlatır.