Demokrasinin sağlıklı gelişmesi önündeki engelleri kendisine dert edenleri bugünlerde en fazla endişelendiren durum, CHP seçmeninin artık yorulmaya başlamış olması ihtimalidir.
Neticede seçimle iktidar olmuş bir partinin sonsuza kadar iktidarda kalması mümkün değildir... Çok partili demokrasinin bu vazgeçilmez özelliğinin sonucu olarak, iktidara alternatif muhalefet partileri değişimi gerçekleştirmek için nöbette beklerler. Muhalefet dönemindeki parti, hem kendi seçmen tabanını sağlamlaştırır hem de topluma yeni ufuklar sunarak yeni seçmen kitlelerini kendisine çeker...
Ne var ki ana muhalefet olan CHP, yeni seçmenleri kendisine çekmek bir yana, kendi seçmenini yoracak ve hatta bıktıracak bir çizgi izlemekte.
"Tıpış tıpış gideceksiniz"
Belki hatırlarsınız... Cumhurbaşkanı seçiminde "Çatı Adayı"na tepki gösterenlere dönük olarak CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu "Şakası makası yok, Ekmeleddin İhsanoğlu'na oyunu vereceksiniz. Adam gibi tıpış tıpış sandığa gideceksiniz" şeklinde bir çıkış yapmıştı.
Kendi seçmeninin temel eğilimlerini böylesine hafife alan bir yönetim tarzı ile bir partinin iktidara aday olması ne kadar mümkün olabilir ki? Şimdi bırakın iktidara alternatif olmasını, bir anlamda yokluk sürecine girmesi ihtimali fazla olan CHP'nin durumu CHP'li olmayanları endişelendirmeye başladı. Bu endişelere ilişkin iki örnek vereyim...
SALİH TUNA'NIN GÖZLEMİ
İlk örnek için Salih Tuna'nın Yeni Şafak'taki yazısından aşağıdaki alıntıları yapacağım...
"- Kılıçdaroğlu, Gandi Kemal heyulasıyla 'piyasaya sürüldü'. CHP'nin makus talihini güya değiştirecekti. CHP'nin talihini değil, CHP'yi değiştirdi... Değiştirme tarzı da çok değişikti... Kadıköy'de 'Mustafa Kemal'in askeri' Silivri'de 'Fethullah Gülen'in askeri' oldu. Doğrusunu isterseniz, Ekmeleddin İhsanoğlu'nu cumhurbaşkanı adayı gösterdikleri günden beri ne olduklarını da merak etmiyorum."
Kurtuluş Tayiz'in gözlemi
"- 'Yolsuzluk' nedeniyle partisinden ihraç ettiği bir insan evladını belediye başkanı adayı gösterebiliyor... MHP'li kimliğiyle temeyyüz eden bir başkasını Ankara'dan aday gösterebiliyor... Hepsinin üstüne genel başkanı olduğu partisiyle hiç alakası olmayan İhsanoğlu'nu cumhurbaşkanı adayı gösterebiliyor. Ve bütün seçimleri kaybediyor."
İkinci örnek için de Kurtuluş Tayiz'in Akşam'daki yazısından aşağıdaki alıntıları yapıyorum...
"- 'Eski CHP'liler ne düşünüyor acaba? Onlar Erdoğan'a düşmanlıkla oyalanırken 'Yeni CHP'liler, partilerini bir istihbarat şebekesinin uzantısı haline getirdi. CHP'liler partilerinin çalındığını göremiyor mu? 'Yeni CHP' denilen şeyin, Gladyo'nun yeni sürümü olan Cemaat'in CHP'yi ele geçirme projesi olduğunu anlamıyorlar mı? Oyunu, kurulan tezgâhı ne zaman görecekler?"
Tıpış tıpış gider mi?
"- Ulusalcıların, Kemalistlerin ve bu merkeze eklemlenmiş solun durumu içler acısı. Bu ana gövde veya siyasi çevre, bir yandan iç güvenlik paketine itiraz edip iktidarı polis devleti kurmakla suçluyor; ama diğer yandan, polis devletini inşa etmeye soyunan ve darbeye kalkışan polis şeflerine destek için cezaevi ziyareti yapıyor! Paralel yapının savaşını veriyorlar, kendilerinin değil."
Evet... Ya CHP seçmeni kendisine sunulanları reddeder ve sofradan temelli kalkarsa ne olur? Acaba 7 Haziran seçimlerinden sonra Kılıçdaroğlu tıpış tıpış gider mi?