Tayyip Erdoğan'ı ve AK Parti iktidarını eleştirmek için sözlerine "Atatürk bugün olsaydı ne derdi" diye başlayanları herhalde sizler de hayretle izliyorsunuz... Bunların kafalarındaki Atatürk ile "Gerçek Atatürk" arasındaki farkları düşününce herhalde "Elbet bir gün bunlar da akıllanacaklardır" diyerek ümit ediyorsunuzdur.
Atatürk kurtarıcımız ve kurucumuz olmanın ötesinde, Osmanlı'nın çöküş yıllarında zihinlere yerleşmiş olan "Biz adam olmayız" yanılgısını silmeyi siyasi yaşamının temel hedefi olarak benimsemiş bir liderdi. Bu yanılgı Cumhuriyet döneminde de belirli beyinlerde varlığını sürdürdü. "Asılacaksan İngiliz ipiyle asıl" benzeri söylemler, dünya uzay çağına girerken de "Onlar aya biz yaya" içeriğinde seslendirilmedi mi? Ya da "İşe Türk gibi başla, Alman gibi bitir" şeklindeki söylemi hiç duymadınız mı?
Bir güneş gibi doğacak
Bu topraklarda yaşayan insanların özgüvenden yoksun olmaları ve gelişmiş dünya karşısında kendilerini hem geri hem de yetersiz bulmalarına karşı Atatürk'ün "Türklüğün unutulmuş medeni vasfı ve büyük medeni kabiliyeti, bundan sonraki inkişafı ile âtinin yüksek medeniyet ufkunda yeni bir güneş gibi doğacaktır" dediğini unutabilir miyiz?
Aslında bu özgüven yoksunluğunu ve yetersizlik duygusunu, ekonomide içe dönük model beslemekteydi. Türk Parasını Koruma Mevzuatı destekli devletçi ve korumacı ekonomik model "Dünya ile rekabet etmek" denilen güdüyü devre dışı bırakmıştı. "Toplu iğne bile yapamayız" kaderciliği kabullenilmişti. "Onlar ortak biz pazar olacağız" korkusu ile 1970'lerde "Tam üyelik" teklifini geri çevirmedik mi?
Türk asrı olacak
Bu kısır döngüyü önce Turgut Özal kırdı... "Serbest kur- Serbest faiz- Serbest fiyat" sacayağı üzerinde kurulu "Serbest Pazar" ile, endüstriyel üretim de, ihracat da, turizm de yapabileceğimiz anlaşıldı. Organize Sanayi Bölgeleri ile "Anadolu Kaplanları" devreye girdi.
Atatürk "Türklüğün unutulmuş medeni vasfı ve büyük medeni kabiliyeti, bundan sonraki inkişafı ile âtinin yüksek medeniyet ufkunda yeni bir güneş gibi doğacaktır" demişti. Turgut Özal da "21'inci yüzyıl Türk asrı olacaktır" diyerek, ülkesine ve halkına duyduğu güveni seslendirdi. Her davranışı ve her söylemi ile Türkiye'de yaşayan insanların dünyadaki hiçbir toplumdan geri olmadıklarını vurguladı. Siyasete "Vizyon" kavramını getirdi.
Daha ileri hedefler
Şimdi bu bayrak Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan tarafından taşınıyor... Türkiye geçmiş 10 yılda her alanda atılımlar yaptı. Her alanda alt ve üst yapı yenilendi. İhracatın yüzde 90'ı sanayi ürünleri şimdi... Ve Türkiye bir yandan sayıları 2 milyona yaklaşan ve komşu ülkelerden gelen mültecilere milyarlarca dolar harcarken, bir yandan da Afrika'nın yoksul ülkelerine yardım ediyor... Erdoğan her konuşmasında kendi ülkesine de, halkına da duyduğu güveni seslendirir ve özgüven çağrısı yaparken, sürekli daha ileri hedefler koyuyor.
Konuşmalarına "Atatürk olsaydı" diye başlayıp arkasından "Battık bittik" diye ağlayanlar biraz kafalarını kullansalar... "Yeni Türkiye"nin insanlarına egemen olan özgüvenin, Atatürk'ün hatırasını yücelttiğini ve hayalinin de gerçek olduğunu bir görseler...