Tayyip Erdoğan ilk kez halkın oyu ile seçilen Cumhurbaşkanımız...
Seçilmesini iç ve dış dünyanın önde gelen isimleri çeşitli şekillerde kutladılar.
Peki, şimdiye kadar onu kutlamayan Türk devlet yetkilisi var mı dersiniz? Mesela Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç'tan bu konuda ses çıkmadı...
Ve şimdi bazıları ve özellikle "Pensilvanya Örgütü"ne şu ya da bu şekilde bağlı olanlar, dört eski bakanı Haşim Kılıç'ın başkanı olacağı Yüce Divan'a göndermeyi planlamıyorlar mı?
Böylece bu örgütün planladığı "17 - 25 Aralık darbe girişimi"nin, Yüce Divan tarafından canlandırılıp devam ettirilmesine bel bağladıkları apaçık görünmüyor mu?
Ziya Paşa'dan beyitler
Aslında bu tür durumları planlayan ve nihai çözümü yargıdan bekleyenler için, Ziya Paşa'nın (1825-1880) "Terkib-i Bend"inde ne kadar çok beyit vardır.
Mesela şairimiz "Onlar ki verir lâf ile dünyâya nizâmât/ Bin türlü teseyyüb bulunur hanelerinde" dememiş mi? Yani onlar ki dünyaya lafla düzen vermeye çalışırlar ama kendi evleri bin türlü düzensizlik ve pislikle doludur...
Geçmiş kararları ile tutumları önceden bilinen yargıçlardan ve eylemleri ile meşru düzene zarar veren tanıklardan oluşmuş ve siyasallaşmış bir mahkemeden adalet beklenir mi? Bu tabloyu nasıl çizmiş Ziya Paşa?
"Kadı ola davacı vü muhzır dahi şahit
Ol mahkemenin hükmüne derler mi adalet"
Köşeler işin farkında
Kamuoyunu oluşturan köşeler, bu durumun farkında olduklarına göre AK Parti milletvekilleri de herhalde gerçeği görmektedirler. Mesela Kurtuluş Tayiz'in Akşam'daki - "İrtica odağı" tutmadı, "yolsuzluk odağı" verelim- başlıklı yazısını herhalde onlar da okumuşlardır:
"17-25 Aralık, 'yolsuzluk' kılıfı giydirilmiş bir yargı darbesi girişimiydi; darbe başarısız oldu ancak 'yolsuzluk' şantajı devam ediyor.
Darbeyle deviremedikleri hükümeti, hiç olmazsa haziran seçimlerine kadar, 'yolsuzluk' davasıyla yıpratmayı, güçten düşürmeyi umuyorlar."
Yargı darbesi mi?
AK Parti milletvekilleri herhalde Melih Altınok'un Türkiye'deki "Yüce Divan'dan sonra ne gelecek" başlıklı yazısını da okumuşlardır:
"Hükümetle sandıkta hesaplaşmayı göze alamayıp, iktidarı, sokak kabadayılığından uluslararası müdahaleye kadar ne kadar gayrimeşru yöntem varsa onunla ele geçirmeye çalışanların tavrı malum. Dün askerden, muhtıralardan, AK Parti'nin kapatılmasından medet umdukları gibi, bugün de elleri yolsuzluk susturucusu takılmış yargı darbesi silahının kabzasında."
Uyarıcı nasihatlere kulaklarını kapatan ve sonunda kendilerini Kırmızı Kitap'ın "Tehditler" listesinde bulanlar için de Ziya Paşa "Nush ile yola gelmeyeni etmeli tekdir/ Tekdir ile uslanmayanın hakkı kötektir" demiyor mu?