Takvimlerdeki rakamlar değişse de, değişmez gerçekler zamana karşı direnirler ve yıldan yıla aktarılırlar. Yeni bir genel seçimin yapılacağı 2015'te de, siyasete bu gerçeklerin ışığında yaklaşmakta sayılmayacak kadar çok yarar vardır.
Bilmeliyiz ki hiçbir siyasetçiyi toplumun yüzde 100'ü tutmaz. Siyasetçinin tutulma oranı, zamana ve olaylara göre iner ve çıkar... Bir siyasetçiyi sonuna kadar tutan "Çekirdek fanatikler"in sayısı genel içinde çok küçük kalır. Bu siyasetçi kim olursa olsun, ideolojisi ve çizgisi ne olursa olsun, toplumun belirli bölümü bu kişiye karşıdır. Neticede evrensel siyasette de başarının nihai ölçüsü, ne icraattır, ne de hizmet... Ülkenizin geleceğine katkıda bulunmak için ağzınızla kuş tutsanız, belirli süre sonra sizin icraatınızdan yarar gören kesimler de "Yazık oldu kuşa" diye söylenmeye başlayacaktır.
Herkes hain değildir
Bu gerçeği bildiğimiz zaman, iktidarda bulunanlara karşı seslendirilen aşırı söylemleri de, anlayışla değerlendirebiliriz. Her karşı ve aşırı söyleme "Bu vatan hainliğidir" diyerek tepki göstermeyiz. Çoğunluğun düşüncelerine ters düşen ve hatta bu çoğunluğu yadırgatan söylemlerin de seslendirilebilmesinin, çoğulcu ve özgürlükçü demokrasinin varlığının kanıtı olduğunu unutmayız.
Bir de dost ya da müttefik görünenlerin aslında böyle olmadıkları ve düşmanlıklarını sergilemek için uygun zamanı beklediklerine ilişkin kuşkular hep vardır derin siyasetin beyin hücrelerinde... Bu duruma ilişkin olarak "Takiye" veya "Kripto" benzeri kavramları bilmekte fayda vardır.
Takiye ve kitman
"Takiye" Şiilerin inançlarını Sünni egemenler olan Emeviler ve Abbasiler'den gizlemek için başvurdukları yöntemmiş... İmam Cafer Sadık Şiilik oluşumunu gizleyerek, Abbasi yönetimiyle iyi geçinme yolunu seçmiş.. Bunu da babası İmam Bakır'dan öğrendiği "Takiye öğretisi"ni geliştirerek başarmış. Örneğin Nizamülmülk "Siyasetname"sinde "Onlar saman altında su yürütenlerdir.
Takiye yapmaktadırlar" diyor.
Buna karşı dini ya da mezhepsel konumunu değil, siyasal eğilimini "Sabrederek" gizlemek, kimseye sır açmamak hâli karşılığında Arapça'nın "Kitman" kavramı kullanılırmış. "Kitman"ın temelinde bulunan "Sabır" ise, "Yüzünü ekşitmeden acıyı yudumlamak" şeklinde izah edilirmiş...
Batı terminolojisinde de, aslında komünist olan ama kendisini sosyalist olarak tanıtanlara "Kripto komünist" denilir ya. Bunun gibi bir hedefe ulaşmak için farklı ideoloji sahipleriyle yapılan işbirliğine "Yol arkadaşlığı" denilmez mi?
Ezber yerine bilinç
Siyaseti ve özellikle dış dünyayı anlamaya çalışırken gerçeğe ulaşmanın bir diğer şartı da "Ezberlerimiz" yerine "Bilincimiz"i kullanmamızdır. Neticede eğitim ve kamuoyu bilinçlendirme modelinde tartışmasız ezberciliği seçmemiş miyiz? Bu eğitim modelinde biz Türkler her konuda haklı ve mazlumuz. Dış güçler ise bizi hep yok etmeye çalışmış. Halil Berktay bu tarih anlayışımızı, Hz. Meryem'in simgelediği "Günahsız hamilelik" (Immaculate Conception) inancına benzetmişti yıllar önceki bir söyleşide. Kısacası "Kendi tarihimizle yüzleşmek" hem genel akıl sağlığımız hem de dış ilişkilerimizin sağlığı bakımından kaçınılmaz bir gerektir.
"Yeni Türkiye"nin inşa edildiği bu dönemde bu tür gerçekler bilinerek atılan adımlar, hedefe daha kolay ulaştıracaktır bizleri.