Bazı gezi- zekâlıların sürekli yazıp çizdikleri "Türkiye'nin dış politikadaki yalnızlığı" gerçekten bunaltıcı olmaya başladı... Baksanıza Ankara'nın bunaltıcı yalnızlığına... ABD Başkan Yardımcısı Biden geliyor, o giderken Papa Francis teşrif ediyor Ankara'yı... Papa'yı İstanbul üzerinden uğurlarken, bakıyorsunuz Rusya Federasyonu Başkan Putin'in uçağı Ankara semalarında beliriyor.
İki konuğun ağırlanması arasında da Cumhurbaşkanı Erdoğan Afrika ülkelerinden Orta Asya'ya uzanan ziyaretler yaparken, Başbakan Davutoğlu da Uzakdoğu'dan geliyor ve Bağdat'a gidiyor. Bu sırada Başbakan Yardımcısı Babacan da Londra'da, Türkiye'nin G-20'nin dönem başkanı olması konusunda açıklamalar yapıyor. Bu dönem başkanlığı nedeniyle 2015 yılının Türkiye için zirvelerle, kongrelerle dolu bir yalnızlık içinde geçeceği şimdiden bilinmekte.

PDY/ PÖ'den AYM'ye devir mi?
Dış dünyadaki bu yalnızlığımızın sebep olduğu bunalımı aşmak için, içeride birilerinin bir şeyler karıştırmaları herhalde gerekiyordu. Bu konudaki "Paralel Devlet Yapılanması/ Pensilvanya Örgütü"nün (PDY/ PÖ) katkıları Erdoğan takıntılı vatanseverler tarafından yetersiz bulundu ki, devreye Anayasa Mahkemesi de (AYM) sokuldu hemen... "Seçim Barajı" konusunu TBMM'nin yasama yetkisinden alıp Anayasa Mahkemesi'nin etki alanına aktarmak için gerekli başvurular yapıldı.
Eksik olmasın Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç da hemen kollarını sıvayıp, bu konuda kendisine "Bir gazeteci arkadaşın teknik bilgi kapsamında sorduğu bazı sorulara" cevap vererek, bir nevi ihsas-ı rey etmeyi bile göze aldı.

Bilgili ve tecrübelilermiş
Gerçi bu konuda hemen şöyle bir açıklama da geldi Anayasa Mahkemesi'nden:
"Görüşülmekte olan bir konu hakkında değerlendirme yapmak ne Başkan'ın ne de üyelerimizin bugüne kadar başvurduğu bir yol olmadığı gibi, böyle bir açıklamanın olumsuz sonuçlarını öngörebilecek yeterli bilgi ve tecrübe sahibi oldukları da izahtan varestedir."
TBMM Anayasa Komisyonu Başkanı ve AK Parti İstanbul Milletvekili Burhan Kuzu ise dış politikadaki yalnızlığımızdan kaynaklanan bunalımı içeriyi karıştırarak gidermeye çalışanlar arasında Haşim Kılıç'ın da bulunmasını, şu sözlerle yorumladı:

Ne dediğini biliyor mu?
"- Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç yine rol çalmaya çalışarak yeni bir macera peşine düşmüş. Haşim Bey, ne dediğini de bilmiyor. Sonuç olarak bunları söylemek mümkün değil. Anayasa Mahkemesi Başkanı ya da üyeleri, verdiği kararın kapsamını açıklayamaz. Kendisi verdiği kararın hangisinin uygulanıp uygulanmayacağına karar veremez.
- Yorum diye bir yetkisi asla yoktur. Bireysel başvurular tamamıyla kişiseldir ve ilgili kanun çok açıktır: Anayasa Mahkemesi Yasası'nın 45'inci maddesinin 3'üncü bendinde 'yasada yer alan konular doğrudan ferdi başvuru konusu olamaz' deniliyor. Yüzde 10'luk seçim barajı zaten kanunda var olan bir durumdur."
Ne dersiniz... Yalnızlığımızdan kaynaklanan bunalımımızı bu tür gelişmelerle aşabilecek miyiz?