Türkiye'nin en iyi haber sitesi
BAŞYAZI MEHMET BARLAS

Bahçeli Tunceli'de Papa da Ankara'da

Size göre MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin Tunceli'ye gitmesi mi yoksa Vatikan Devlet Başkanı Papa Francis'in Türkiye'ye gelmesi mi, daha ilgi çekici gelişmedir?
Aslında bu iki gelişme de Türkiye'deki hoşgörü ve uzlaşma ortamı üzerindeki tartışmalarla doğrudan ilgilidir.
Bahçeli Tunceli'de yaptığı konuşmada 1937- 38'deki Dersim olaylarına değinirken "Çözüm Süreci"ne MHP'nin bakış açısını da seslendirdi... Bahçeli'nin konuşmasındaki şu bölümler bu açıdan önemlidir:

Özür lobisi
"- Özür lobisi kurmak iç barışa katkı sağlamaz. İç ve dış mihraklara karşı uyanık olmalıyız. Hiçbir ahlaksız sürece müsamaha gösterilemez. 1937-38 hadiseleri isyandır ve bu isyana katılanlar bölücü teröristlerdir."
"- Devlet diz çökmez. Devlet el de etek de öpmez. Devlet zarara düşerse milletin bozgun yaşaması kaçınılmaz olacaktır. Eğer diz çöksek, el öpsek, taviz versek bağımsızlığımızdan bahsedemeyeceğimiz gibi, Tunceli ilimiz de olmayacaktı."
Görüldüğü gibi Bahçeli "Çözüm Süreci"nin başarıya ulaşması için çaba harcayanları ve kendi tarihimizle yüzleşme kapsamında Dersim'de olup bitenleri bugünün gündemine taşıyanları "Özür lobisi" olarak niteliyor.

Türkiye ve hoşgörü
Papa Francis'in Türkiye'yi ziyareti konusuna gelince...
Dış dünya medyasında bu ziyaret dolayısıyla yapılan yorumlardan ve haberlerden bazılarında, Türkiye farklı inançlara karşı hoşgörü sahibi olmayan bir ülke olarak sunuldu. Bunun kanıtı olarak da "Ermeni Tehciri", "Varlık Vergisi", "6-7 Eylül Pogromu", "Süryani göçü" ve son olarak da Hrant Dink ile Rahip Santoro cinayetleri örnek gösterildi bu yayınlarda...
Bütün bu gelişmeler, içeride hem "Kürt Realitesi" hem de "Alevi Gerçeği" konularında kalıcı, evrensel insan haklarına ve inanç hürriyetine endeksli çözümler aradığımız bu dönemde, bizleri daha yoğun çaba harcamaya ve daha derin düşünmeye yönlendirmelidir.

Öfke ve tepki siyaseti
Bahçeli'nin "Milliyetçilik" ideolojisini günün gerçeklerine uyarlayacak bir düşünce evrimi konusunda adımlar atması gerektiği ortadadır. Neticede onun "Çözüm Süreci"ne dönük gelişmeleri yorumlama tarzı ve bunu "Taviz" olarak yorumlaması, Kürt milliyetçileri açısından da aynı biçimde ele alınıyor. Ve hatta bunu "Öcalan Kürt davasını sattı" şeklinde sunup, örtülü iç savaşın devam etmesi gerektiğini söyleyenler bile var.
Papa'nın ziyareti dolayısıyla "Türkiye'de hoşgörüsüzlük egemen" diyenlere de "Yeni Türkiye"nin eskisinden farklı olduğunu kanıtlayan adımlar atmalıyız. Bu konuda belki "Heybeliada Ruhban Okulu"nun açılması bir ön adım olabilir.
Özetle, tepki ve öfke siyaseti rayından çıkartan güdülerdir...

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA