Dün Isparta'nın İslamköy'ünde "Süleyman Demirel Demokrasi ve Kalkınma Müzesi"nin açılış töreni vardı. Davetli olduğum bu açılışa yaz-kış saat düzenlemesine ayak uyduramadığımdan olacak, sabah Isparta'ya kalkan uçağı kaçırdığım için katılamadım. Bu törene katılan arkadaşlarımdan öğrendiğim kadarıyla, görülmesi gereken bir eser çıkmış ortaya...
Bu külliyenin kapsamındaki Müze'de "Süleyman Demirel Özel Arşivi" ve "Demirel Kütüphanesi" gibi bölümler var... İlk fırsatta gidip göreceğim bu müzeyi... "Demirel Vakfı Başkanı" Şevket Demirel'i, kızlarını ve emeği geçenleri sadece bir aile büyüğüne gösterdikleri özenden ötürü değil, demokrasimizin yarım yüzyılında her olayda ağırlığını koyan bir ismi böyle somut bir yapıyla değerlendirdikleri için kutlamak gerekiyor.
Anılar geride kaldı
Süleyman Demirel'le geçtiğimiz yaz, Ali Şen'in Bodrum'daki evinde uzun uzun sohbet etmek fırsatına kavuşmuştum. O gün geçmişteki güzel anılardan konuşmuştuk...
Bedeni olarak yaşadığı zorluklara karşın, belleğinin eskisi gibi güçlü olduğunu görmüştüm. Özel doktoru Aylin Cesur'un Demirel'in sade sağlığına değil, görüntüsüne gösterdiği özene de, bir kez daha tanık olmuştum.
Gazetecilik yaşamım Demirel'in aktif siyasetteki yaşamı ile eşit süreli gibi... O kadar çok anı var ki.
Örneğin gidip "Demirel Kütüphanesi"ndeki kitapları gözden geçirebilseydim, eski İngiliz Başbakanı Harold Wilson'un "A Prime Minister on Prime Ministers" kitabının bulunup bulunmadığına da bakacaktım...
Turan Güneş Güniz Sokak'ta
1980'e dayanan günlerde sık sık ziyaret ederdim Güniz Sokak'taki evinde Demirel'i... Yeni çıkmış kitapları götürürdüm...
Bir gün yine koltuğumun altında 3-4 kitapla Demirel'in evinin bahçe kapısından girerken, yoldan geçen Turan Güneş gördü beni. Yanıma geldi ve "Bu kitaplar ne Sayın Barlas" diye sordu.
Ona Harold Wilson'un kendinden önceki İngiliz başbakanlarını tahlil eden kitabını da gösterdim... "Demirel'e götürüyorum bu kitapları" dedim. Turan Güneş bir kahkaha attı.
- Yanlış yapıyorsunuz... Demirel bu kitapları okursa onun da kafası biz CHP'lilerin kafaları gibi karışır.
Bırakın öyle kalsın, fazla okumasın, dedi.
İki yaz önce Bodrum'da direksiyondayken telefon çaldı. Açtım, Demirel arıyordu. "Neredesin, özledim seni" dedi. Ben "Bodrum'dayım" deyince güldü, "Ben o yolları yapmasaydım Bodrum'a çok zor giderdin" diye cevap verdi bana.
Gazeteci ile siyasetçi
Bir gazeteci, siyasetin zirvelerindeki bir isimle arkadaş da olur... Bu arkadaşlık her zaman gazetecinin hayatına olumlu yansımaz. Örneğin Demirel ne zaman iktidara geçmişse, bu benim meslek hayatıma kesinti biçiminde yansıdı...
Günaydın'dan Demirel'i eleştirdiğim için ayrıldım. Gazetenin sahibi Haldun Simavi "Babam da İnönü ile uğraşırdı. Sen de Demirel'e takmışsın" diyerek yazılarımı kesmişti. Demirel Milliyetçi Cephe'yi kurduğunda ben TRT'den ayrılmıştım... 1991'de Başbakan olduğunda ilk icraatı benim Star'daki yorumlarımın kesilmesi olmuştu. 28 Şubat'taki Cumhurbaşkanlığı'nda da hem Sabah'taki yazılarım, hem de TGRT'deki yorumlarım kesildi.
Ama şimdi bunlar uzakta kalmış anılar ve ayrıntılar.
Demirel'e sağlıklı bir yaşam diliyorum.
Müzesini kutluyorum...