Bizler içeride birbirimizle kavga edip kısır siyasi kan davalarına dayalı kamplaşmalara giderken, dışarıda birileri bunları önemsiz ayrıntılar olarak görüyorlar. Hepimizi dünyayı paylaşmaya dönük kavgaların içine sürüklüyorlar.
Ortadoğu'nun yakın siyasi tarihinin özeti böyle değil mi?
Veya şöyle düşünün... Türkiye'deki iktidar ister seçilmişlerden, isterse atanmışlardan oluşsun... Bu iktidar ister Kemalist isterse Gülenist olsun... Bu iktidar Washington'a "Hayır" demediği ve Ortadoğu'nun temel sorununun İsrail'in güvenliğini korumak olduğunu benimsediği sürece, cinsi, tipi önemli değildir. Suudi Arabistan'daki şeriatçı rejim de, Türkiye'deki laikçi askeri yönetim de Washington açısından makbuldür... PKK da, PYD de, IŞİD de, Saddam'ın Şiileri ve Kürtleri veya Esad'ın Sünnileri ve Kürtleri ezmesi de ayrıntıdır.
İstikamet kavgası
Hepimizin kendi ülkemize ve dünyaya böyle bakmamız tabii ki mümkün değil... Bir geminin güvertesindeki insanların bazen doğuya bazen de batıya doğru yürüdükleri zaman geminin istikametini belirlediklerini düşünmeleri gibi bir durumdur bu... Böylece aslında tam nereye gittiğimizi bilmeden, aramızda istikamet kavgası yapmaz mıyız? Birbirimizi kara listelere alırız, tasfiye ederiz ve hatta asarız da...
Anıtkabir inşaatı Atatürk'ün ölümünden 15 yıl sonra Demokrat Parti tarafından tamamlandı. Kâğıt paraların üzerine Atatürk'ün resmi Demokrat Parti tarafından yeniden yerleştirildi. "Atatürk'ü Koruma Kanunu" o dönemde çıkartıldı. Ve sonunda "Seni sevmek milli ibadettir" diye Atatürk'e ağıt yakan Celal Bayar Atatürkçü cunta tarafından devrildi, Başbakan Menderes de idam edildi.
Ortadoğu kralları
Bu hep böyle olmadı mı? Ve bütün buna benzer durumlar Washington'un umurunda bile değildi. Önemli olan "Bizim çocuklar"ın Türkiye'de yönetimde olmalarıydı.
Diyorum ki Saint-Exupery'nin "Küçük Prens"ini bir daha okuyun. Ortadoğu'da kendilerini "Kral" olarak görenlere bir de Küçük Prens'in gözüyle bakın...
Küçük Prens'in minik uydusundan çıkıp uzayda ayak bastığı ilk uyduda bir kral tek başına oturmaktadır. Yorgun Küçük Prens esneyince kral ona "Esnemeni yasaklıyorum" der. Küçük Prens "Çok yorgunum, esnememi tutamıyorum" diye cevap verir. Bu defa kral "O zaman esnemeni emrediyorum" der. Küçük Prens bunun üzerine "Utandım şimdi, esneyemez oldum" diye söylenir.
Güneş ne zaman batarsa
Küçük Prens krala "Madem her şeye emrediyorsunuz, güneşe emredin de batsın" der. Kralın bu isteğe cevabı şöyledir:
- Günbatımını göreceksin. Güneşe batmasını emredeceğim ama bunun için günün sonunu beklememiz gerekiyor.
Bu diyalogun sonunda Küçük Prens "Sizin uydunuzda kimse yok, bir Adalet Bakanı da, mahkemeler de yok" diye kralı iğneleyince, "Kendi kendini yargılamak başkalarını yargılamaktan daha zordur. Kendini iyi yargılamayı becerirsen, gerçekten bilge kişisin demektir" cevabını alır.