Deniz kıyısındaki yolda yürüyen Temel'in elinde bir yılan varmış... Bu tabloyu şaşkınlıkla izleyenlerden biri "Temel, neden yanında bir yılan taşıyorsun" diye sormuş. Temel bu soruyu dinledikten sonra bilgiç bilgiç gülmüş, "Denize düşersem diye taşıyorum yılanı" demiş.
"Erdoğan olmasın da ne olursa olsun" takıntılı kesimler halkın desteğini almak ve seçimler yoluyla iktidarı değiştirmek konusunda çaba harcamayı bıraktıkları günden beri, meşru siyaset dışındaki her aracı kullanmayı denediler. Öylesine zıvanadan çıktı ki bu davranışları, kendilerini solcu olarak sunanlar, sonunda hem cemaatçi hem de ulusalcı bile olmadılar mı?
Cemaat yerine PKK mı?
Ne var ki bu araçlar birer birer işe yaramaz hale geldi... Kendisini "Cemaat" olarak sunan ve devlet içinde devlet tipi örgütlenme ile darbe girişimlerini tezgâhlayan örgütün hem ipliği pazara çıktı, hem de adliyelik oldu bu örgüt... Seçmen tabanı olmadığı da anlaşıldı. Kayıt dışı siyasetin iç ve dış tezgâhtarları şimdi bunlara ne sunabilir?
- Cemaat kalmadı ama size biraz PKK verebiliriz... Bunların sözcülerine, yorumcularına, medya organlarına bakın, ne demek istediğimi kolayca görebilirsiniz... "Gezici"lerin bir anda nasıl "Kobanici" olduklarını sizler de hayret ve ibretle gözlemlemiyor musunuz?
Çare tükenmez...
Bunlar şimdi "Madem Erdoğan'a darbe yapılamadı, o zaman Öcalan'a darbe yapılsın" çizgisindeler. "Barış Süreci bitti" şarkısını takılmış plak gibi tekrarlayanların, Geziciler tarafından ne kadar muhabbetle izlendiğini görmüyor musunuz?
Belli ki bu durum da bir noktada fiyasko ile sonuçlanacak... Ama "Acaba bunlar daha sonra neye sarılacaklar" sorusuna da cevap aramak gerekiyor.
Bunlara bir başka Temel fıkrası ile belki akıl verebiliriz.
Londra'da Thames Nehri kıyısında yürüyen Temel, nehirde boğulmakta olan bir İngiliz'in "Help, help" diye bağırıp imdat istemekte olduğunu görünce, "İngilizce öğrenmek yerine yüzme öğrenseydin ya be adam" diye kendi kendine söylenmiş...