Eğer birileri Irak ve Suriye topraklarında yaşananları protesto ettiklerini düşünerek Türkiye'de polise ateş açıyorsa, otobüsleri yakıyor, yolları kesiyorsa, kentlerde hayatı engellemeye çalışıyorsa, bu eylemleri ancak terörizmden beslenen beyinler anlayabilir.
Ama eğer siz Türk demokrasisinin vazgeçilmezleri olan siyasi partilerden birinin yöneticisi iseniz, olanlar karşısında tepkinizi koyarsınız... Şiddeti seçenleri, siyaseti sokak eylemlerinde arayanları akla ve düzene davet edersiniz...
Ne var ki bu siyasi partilerden biri olan ve özellikle "Barış Açılımı"nın ön sonuçlarından bile olumlu etkilenen HDP'den nedense böyle bir ses çıkmıyor. Bu ülkeye cumhurbaşkanı adayı çıkartmış olan HDP, şimdi adeta sokaklardaki şiddeti mutlulukla izler gibi bir görüntü veriyor.
Yazılı açıklama
Eğer doğru ise HDP Merkez Yürütme Kurulu (MYK) olağan toplantısında Kobani'deki gelişmeler de ele alınırken yapılan yazılı açıklamada, bütün uluslararası kurumların, demokratik kitle, emek ve meslek örgütlerinin Kobani'de yaşananlara karşı harekete geçmesi gerektiği belirtilmiş.
Bu yazılı açıklamada "Kobani'de yaşanan katliam girişimine karşı 7'den 70'e bütün halklarımızı sokağa, alan tutmaya ve harekete geçmeye çağırıyoruz. Bundan böyle her yer Kobani'dir" ifadelerine yer verilmiş.
Bu yaklaşımı neresinden tutabilirsiniz ki?
Ama bu yazılı açıklamayı yazanların önce siyasi coğrafya dersi almaları gerekmiyor mu? "Her yer Kobani"dir diye olaya girdiğinizde, Ankara'nın, İstanbul'un, Diyarbakır'ın nerede olduklarını bilmediğiniz ortaya çıkmaz mı? Bu metni yazanlar Musul'da, Halep'te yaşayan insanların neden şimdi Türkiye'de yaşamak zorunda kaldıklarının farkında değiller mi?
Kimi ürkütüyorlar?
Sokaklara çağırılan "Halk", otobüsleri yaktıkları zaman, Kobani'deki IŞİD teröristlerini mi ürkütüyorlar?
Kentleri şiddete boyamayı amaçlayan bu eylemler konusunda CHP'nin sessizliğini anlamak ise hiç mümkün değil... Oysa CHP'nin bu eylemlerdekine benzer tablolarla sonuçlanan "Gezi Kalkışması"na arka çıkmasının meşru siyasete yansıması, hem yerel seçimlerde, hem de cumhurbaşkanı seçiminde görüldü.
Şu anda uluslararası konjonktürün ahlak ve hukuk dışı dengeleri, Irak'a da Suriye'ye de kalıcı ve barışçı bir çözüme izin vermiyor. Buna karşı Türkiye, bu coğrafyada hem güvenliğini hem de demokrasisini korumak ve hem de iç barışını kalıcı hale getirmek için çözüm üreten mucize bir ülke konumunda.
Başata HDP'liler olmak üzere herkesin bu ülkenin kıymetini bilecek akla ve bilince sahip olmalarını diliyoruz.