Süper kahramanlarımız, süper güçlerimiz, Süper Dadı'mız, "doktordan süper temiz passat"ımız, süper retro gözlüklerimiz, Süper Lig'imiz falan derken...
Her güzel şeye "süpeeer!" demeyi alışkanlık edinmişken...
Süper, büyük, mega olmayan ne varsa, dönüp bakmaz olmuşken...
Eh, elbet bir gün dolunayın da süperi doğup gecemizi aydınlatacaktı!
Tabii ki, usul usul ışığını yeryüzüne sermemiş, sularda yakamoza sebep olmamıştı. Sadece birkaç saat üzerimizde dev bir avize gibi asılı kalmıştı.
Heybeli'dekileri bilmem, onlar belki devam ediyorlardır, yakışır!
Fakat hani şarkıdaki gibi "her gece mehtaba çıkan" mı kalmış?
Ama "süper ay" kaçırılmazdı!
Üstelik bol bol fotoğraflandı ve sanırım tam da bu yüzden toplumda belli bir ferahlamaya yol açtı.
Çünkü iyi fotoğraf, "iyi hayat" anlamına geliyor artık.
***
Rahmetli babamı hatırladım...
Mehtaplı akşamlarda evde oturamaz, kıpırdanmaya başlar, sonra çoluk çocuk hepimizi toplayıp dışarı çıkartırdı.
Moda'da, Kalamış'ta, Boğaz'da...
Mehtabın en güzel göründüğü bir sahil köşesi arardık. Hele bir de yakamozlu
bir geceyse, babam kendinden
geçerdi.
Ablamla ben birkaç dakika sonra sıkılırdık ama şimdiki çocuklar gibi değildik; sabırla zamanın geçmesini beklerdik.
Gençliğimde ise babamın yolunu izlemek
yapmacık bir romantizm gibi geliyordu.
Onun yerine şarkılardaki, şiirlerdeki mehtapla ilgilendim.
Çok sonraları anladım.
Babam haklıymış; ben fena yanılmışım.
Meğer mehtabı seyretmek
estetik hazla tefekkürün sükûnet içinde birleştiği ender hallerden biriymiş.
***
İşe bakın!
Süper ay, dolunay, mehtap falan deyince...
Klavye üzerindeki parmaklarım durmak bilmiyor.
Mesela ben "süper ay"ı falan ne yapayım!
Bana
Ege kıyısındaki o solgun mehtaplı geceyi verin, yeter.
Çakıl taşları sırtımızı acıtıyordu ama aldıran kim, öylece uzanmıştım yere.
Uzaktaki balıkçı kayığı yapayalnız sallanıp duruyordu.
Orta yaşlara özgü sessiz sedasız bir aşk kırgınlığının içinden geçiyordum.
Ve arkamda, epey gerilerde kalan bir restorandan birden
Dario Moreno'nun şarkısı yükselmeye başladı. "
Deniz ve mehtap/ sordular seni/ neredesin?" diyen ve insanı jilet gibi kesen şarkı hani!
Nereden o şarkıyı çalmak akıllarına gelmişse artık...
Hep sanırız ki, sadece sevinçli anlar güzel hatırlanır!
Hayır! Hüznün de
hatırlanınca güzelleşeni vardır.