İnsan aldanır.
Toplumlar da öyle.
En güzel hasletlerimizden biri yüzünden olur.
Çünkü insana güvenmeyeceksen neye güveneceksin!
Ama tertemiz ve sade insan bir kez uyandı mı, bir daha zor uyutulur.
Şeytanı bir kez tanıyan iman artık kandırılamaz.
Hani Gezi'nin sosyal zihniyete etkilerini dürüstçe sorgulamak isteyenler varsa; 17-25 Aralık'ta iktidar partisinden tuzluklar çıkarken parti seçmeninin yerinden bir milim bile kıpırdamamış olması hâlâ merak konusuysa...
Oturulsun, ders gibi çalışılsın.
15-16 Temmuz'da apaçık biçimde gördük ve yaşadık ki...
Milletin gönlündeki saflık çoktan arifane bir teyakkuza dönüşmüş.
Nasıl mı?
Dönün bakın!
Fetocuların darbe girişiminden hemen önce ve sırasında kendi medya kanalları ve sosyal medyada yaptıkları konuşmalara, verdikleri mesajlara bakın, anlayacaksınız.
Bu halk aptalmış, korkakmış, sinikmiş, sadece atıp tutarmış...
Asıl şimdi mesela bir "albay" olmak varmış...
Zaten halk tank görünce hemen evine kaçarmış.
Türkiye için artık Batı'nın istemediği ve izin vermediği bir şeyde ayak diremek imkânsızmış...
Erdoğan devrilmezse, ülke için bir "çıkış" yolu kalmayacakmış...
Bu sözler şehrin mutena semtlerindeki kafelerde siyaset üzerine laflarken bir taraftan da mojitolarını yudumlayan seküler aydıncıkların ifadelerine ne kadar da benziyor değil mi?
Bir tür ruh akrabalığı!
Halka bu üstten bakış; milletin değerlerine karşı bu uzaklık; bu eğitimli cehalet!
***
AYNA
Herkesin maskesini çıkarıp atmak zorunda kalacağı bir gece yarısı vaktinin geleceğini bilmiyor musun? Bundan kaçmak için gece yarısından biraz önce sıvışabileceğini mi zannediyorsun? S. KIERKEGAARD