Söyleyin bakalım... Ertuğrul Özkök'ü şarabı bırakmaya kim ikna edebilirdi?
Aşırı iştahın "insanca" bir duygu olmadığına onu kim inandırabilirdi?
Tabii ki, buralı bir dost veya geleneksel kültürümüze vakıf bir rehber değil!
Bunun hayalini bile kurmayın!
Bu kişi ancak havası bin beş yüz bir guru bozuntusu olabilirdi.
Hele bu karşılaşmanın olduğu yer binlerce kilometre uzakta egzotik bir detoks merkeziyse, ikna edici gücü iyice artıyor.
Bir de guru bozuntusunun sohbeti alkol kullanımının zararlarından başlayıp Tevrat'ın "Tekvin" bölümünden alıntılarla tamamlanıyorsa değmeyin Özkök'ün keyfine!
O kişi ki, tam 22 yıl Türk medyasının amiral gemisini yönetmiş...
İnsan bu tecrübesiyle ilgili kaleme aldıklarıyla ister istemez ilgileniyor.
Ben takılıp kaldım mesela.
Yok, söylenmek için değil tabii ki!
Kolayına kaçıp hemen reaksiyon gösterelim diye de değil.
Ama uzun yıllar boyu maruz kaldığımız kültürel endoktrinasyonun boyutlarını anlamak için...
***
İnsan hafifçe dışarı çıkıp belli bir mesafeyle bakmaya başlayınca bizim
pop/ beyaz medya figürlerimizin çocuksuluklarına şaşırıp kalıyor.
Onca eğitim, onca kültür ne içindi?
Ferrari'sini şimdilik gözlerden saklamış ve ünlü bir detoks merkezinde maaşa bağlanmış kıytırık bir
gurunun "tabiat" üzerine saçmalamalarına
hayran kalmak ve bunu bir de oturup
Hürriyet okurlarına aktarmak için mi?
Tabii sonunda konu mutlaka
iyi ve uzun yaşamaya geliyor.
Neyi yapıyorlarsa bunun için yapıyorlar zaten.
Yaşamalara doyamıyorlar.
Tabii ki o guru bunlara peynir yeme çünkü tabii değil, demesini biliyor da "iyi" yaşamanın ancak "
iyilik"le mümkün olduğunu anlatmıyor.
O
zaman müşterisi kalmaz! Kimse anlattığı havalı laf salatalarını yutmaz!
***
Nihayetinde, Özkök'ün yazısından ilk üç günün güzel olduğunu, sonra şaraba olan dahil her türlü baştan çıkartıcı arzunun geri döndüğünü öğreniyoruz.
E, o halde bütün bunları niye okuduk diye sormayın sakın!
Kim bilir, belki içinde bol bol "
Eski ahid", "
Tevrat" ve "
Buda" geçen
subliminal bir metinle karşılaşmış da olabiliriz.
Fakat Özkök'ün yazılarının bir sosyal sınıfın zihni hakkında net bilgiler verdiği kadar eğlenceli olduğu da ortada.
Yalnız
bambaşka bir kültürel formasyondan gelen bazı gazete arkadaşlarının bu yazıları ve yaşam tarzını
taklit etmeye kalkmaları var ki!
Özkök'e değil ama onlara çok gülüyorum.